Siirt24

Siirt24 Türkiye/Bölgesel/Yerel/.. Güvenilir ve Doğru Haberin Adresi.. SİİRT'İN EN AKTİF VE EN BÜYÜK FACEBOOK SAYFASINA HOŞ GELDİNİZ

29/12/2025

Zine adındaki bir kız çocuğu, yağan kara sitem etti. Zine’nin Kürtçe konuşurkenki tatlı hali izleyenleri gülümsetti.

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Florida katılımcıları Mar-a-Lago'da bir araya geldi.Ön...
29/12/2025

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Florida katılımcıları Mar-a-Lago'da bir araya geldi.

Önceki basın toplantısında üyelerin açıklamalarında bulunan Trump, "Gazze'de ikinci aşamaya geçmek istiyoruz ancak Hamas silahsızlanmadan önce" dedi.

Trump, "Türk askerin Gazze'de konuşulmasını bekliyor musunuz?" sorusuna, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çok iyi bir ilişkim var ve bu konuyu konuşacağız. Eğer uygunsa, bence bu iyi bir şey, Netanyahu ile görüşeceğiz. Bu konuyu konuşacağız. Türkiye harika bir ülke ve Erdoğan da mükemmel bir lider" yanıtını verdi.

İran ile ilgili açıklama yapan Trump, "İran, füzelerin yayıldığını devam ederse İran'a yönelik hızlı bir saldırıyıırım. Eğer nükleer program devam ediyorsa saldırı hemen olmalı. Duyduğuma göre İran yeniden güçlenmeye çalışıyor. Eğer ölürlerse patlamamız gerekecek" diye konuştu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Vladimir Putin'in Novgorod'daki konuşmasına yönelik bir saldırı girişiminde bulunduğu açıklamasını değerlendiren Trump, "Putin bana konutunda başlayacağını söyledi. Bu nedenle kızgınım" ifadesini kullandı.

Yalova’da polisle girdikleri çatışmada öldürülen 2 IŞİD’linin geçen yıl ciddi suçlamalarla tutuklandıkları ancak sadece ...
29/12/2025

Yalova’da polisle girdikleri çatışmada öldürülen 2 IŞİD’linin geçen yıl ciddi suçlamalarla tutuklandıkları ancak sadece 7 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildikleri ortaya çıktı.

Kısa Dalga‘dan Hale Gönültaş’ın haberine göre geçtiğimiz aylarda IŞİD’in “Horasan Vilayeti” yapılanmasına yönelik operasyonda tutuklanan, ancak kısa sürede serbest bırakılan iki IŞİD’li bugün, emniyet güçleriyle girdikleri çatışmada 3 polis memurunu öldürdü.

Çatışmada, aralarında aylar önce Zafer Umutlu ve Haşem Sordabak’ın da bulunduğu 6 IŞİD’li öldürüldü.

7 Ay yattılar

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasına göre, Zafer Umutlu ve Haşem Sordabak’ın emniyetin radarındaki serüveni 10 Ekim 2024’te tutuklanmalarıyla başladı. Ailelerine silah çekecek kadar radikalleşen, evlerinde yasaklı yayınlar ve silah eğitim notları bulunan şüpheliler, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Ancak “terör örgütü üyeliği” ve “adam öldürmeye teşebbüs” gibi ağır suçlamalarla yargılanan şahıslar, sadece 6 ay tutuklu kaldıktan sonra 18 Nisan 2025 tarihinde tahliye edildi.

Cezaevinden çatışmaya

Tahliye olduktan sonra “pişmanlık” göstermek yerine daha da radikalleştikleri anlaşılan IŞID’liler, emniyetin operasyon birimleriyle karşı karşıya geldi. Çatışmada 3 polis hayatını kaybetti, 6 IŞİD’li ise polis tarafından öldürüldü.

“Devleti ve Polisi Kafir Görüyorum”

Öldürülen Zafer Umutlu, tutuklanmadan önce savcılığa verdiği ifadesinde şunları söylemişti:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘Tağut’ (şeriat dışı) olarak görüyorum. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık yemini eden polisler kafirdir. Askerlik yapmak ve oy kullanmak küfürdür. Cumhurbaşkanı’nı kafir olarak görüyorum.”

Ailesini “Cihat” İçin Kaçırmaya Çalışmıştı

IŞİDli Haşem Sordabak ise, tutuklanmasına neden olan olayda öz babası ve kardeşlerini “kafir” ilan ederek üzerlerine kurşun yağdırmıştı. İddianameye göre Sordabak, annesini zorla kaçırarak Afganistan-Pakistan bölgesindeki Horasan Ordusu (ISKP) saflarına katmak istediğini açıkça beyan etmişti.

🚨Sizce ABD ve İsrail’in İran karşı bir saldırısı yakın mıdır? ABD başkanı Trump ne demek istedi? Sizde bu konudaki görüş...
29/12/2025

🚨Sizce ABD ve İsrail’in İran karşı bir saldırısı yakın mıdır? ABD başkanı Trump ne demek istedi? Sizde bu konudaki görüşlerinizi yorum bölümüne yazı bir beğeni bir paylaşım yapabilirsiniz.

Trump :İran nükleer kapasitesini artırmayı sürdürürse hızlı bir saldırıyı desteklerim dedi

29/12/2025

Herkes yoruma Leyla Zana hakkında yorum yazabilir mi❤️💛🕊️

Gazeteci Nihal Bengisu Karaca’dan Bursaspor taraftarına sert eleştiri!!“Gazoz erkekliği”Leyla Zana’ya küfür edilmesi yet...
29/12/2025

Gazeteci Nihal Bengisu Karaca’dan Bursaspor taraftarına sert eleştiri!!

“Gazoz erkekliği”

Leyla Zana’ya küfür edilmesi yetmedi, hakaretler ‘Uludağ gazozu’ içme kampanyası ile sahiplenildi. Kürt kimliğine öfke kadın haysiyeti üzerinden akıtıldı. Gazoz erkekliği her vesile ile sahne almaya devam ediyor.

Suriye ve Rojava'daki gelişmelerin Türkiye'deki sürece etkisini de yorumlayan DEM Parti Grup Başkanvekili, Suriye mesele...
29/12/2025

Suriye ve Rojava'daki gelişmelerin Türkiye'deki sürece etkisini de yorumlayan DEM Parti Grup Başkanvekili, Suriye meselesinin iç barışın önüne bir ön şart olarak konulmasını doğru bulmadıklarını ifade etti. Türkiye’nin Rojava’daki yapılarla ve Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile ilişkilerini güvenlik tehdidi üzerinden değil, komşuluk ve diyalog zemininde kurması gerektiğini belirten Koçyiğit, Türkiye’deki demokratik çözümün Suriye ve tüm bölgeye olumlu yansıyacağını savundu.

Yakın zamanda TBMM’den geçen 11. Yargı Paketi ve tahliyeler konusuna da değinen Koçyiğit, yapılan düzenlemelerin siyasi mahpusları kapsamamasını eleştirdi. Kişilere karşı işlenen suçlarda infaz indirimi yapılırken siyasi tutukluların istisna tutulmasını "eşitliğe aykırı ve ayrımcı" bir tutum olarak nitelendiren Koçyiğit, bu durumun cezaevlerindeki hukuksuzluğun bir göstergesi olduğunu vurguladı.

2026 yılına girerken umutlu olduklarını ve barışa her zamankinden daha yakın hissettiklerini belirten Koçyiğit, sürecin sadece siyasetçilere bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi. Barış ve demokratik toplum sürecinin asıl muhatabının halklar olduğunu söyleyen Koçyiğit, yeni yılda toplumun tüm kesimlerini barışa sahip çıkmaya ve demokrasi mücadelesini büyütmeye çağırdı.

Koçyiğit, Rûdaw Türkçe Editörü Ali Tahsin Güney'in sorularını yanıtladı.

Rûdaw: Yeni süreçle ilgili olarak tüm partiler raporlarını komisyona sundu. AK Parti raporunda ısrarla "terörün sonlandırılması" kavramı kullanılırken, siz parti olarak süreci "demokratikleşme ve barış" olarak tanımlıyorsunuz. Komisyon masasındaki bu isim ve tanım farklılığı ortak bir çalışma zemini oluşturulmasına engel teşkil ediyor mu? Masada aynı dili konuşabiliyor musunuz?

Gülistan Kılıç Koçyiğit: Evet, aslında bu süreci nitelendirmede, isimlendirmede ve tarif etmede çok ciddi bakış açısı farklılıkları var. Her partinin bakış açısı farklı. En nihayetinde bunun yarattığı kısmi zorluklar da mevcut. Çünkü kök sorunları nasıl tarif ederseniz, aslında yol haritanız ve çözüm önerileriniz de o doğrultuda gelişecektir. Özellikle iktidarın sorunu tırnak içerisinde söylüyorum "terör sorunu" olarak tarif etmiş olması, bu işi yani Kürt sorununu sadece bir güvenlik sorunu olarak ele alması, sürecin ilerlemesi ve çözüm önerileri konusunda temel sorunlara eğilmede negatif bir etki yaratıyor.

Şunu demek istiyorum: Eğer siz sorunu bir güvenlik sorunu olarak ortaya koyarsanız, silahların susmuş olması ve silahlı mücadele zemininden çekilme kararının verilmesi sorunun çözüldüğü anlamına gelir. Ama bizim açımızdan Kürt sorunu sadece bir güvenlik sorunu değildir; bir terör sorunu asla değildir. Kürt sorunu tarihsel, toplumsal ve siyasal arka planı olan çok derin bir sorundur. Bunun mutlaka çok yönlü olarak ele alınması ve çözülmesi gerekiyor. Bu bakış açısı farkı, çözüm önerilerinde de farklılaşmayı getiriyor ve bunun yarattığı zorluklar elbette var.

Biz masada mümkün olduğu kadar bu farklı bakış açılarını yakınlaştırmayı, sürece ortaklaşarak pozitif katkı sunmayı hedefliyoruz. Parti olarak ilk günden beri böyle bir yaklaşımı benimsedik. Ancak "Bu bir terör sorunudur", "Bu sorun artık tamamen çözülmüştür" şeklindeki yaklaşımların sorunun kalıcı ve gerçek anlamdaki çözümüne katkı sunmadığını düşünüyoruz. Bu anlamda dilimiz döndüğünce hem masada hem diğer görüşmelerde hem de Türkiye kamuoyuna sorunun aslında ne olduğunu, nasıl bir anlayışla ele alınması ve çözülmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bize göre çözümün ilk ve en önemli adımı sorunu doğru tarif etmektir.

“Bugün Kürt sorununu çözmek bir zorunluluktur”

Rûdaw: Geçmiş süreçlerden farklı olarak bu kez MHP'nin inisiyatifiyle kurulan bir komisyon var. Komisyondaki tartışmalarda devlet aklının veya Cumhur İttifakı'nın yaklaşımında taktiksel değil, stratejik ve kalıcı bir değişim gözlemliyor musunuz?

Gülistan Kılıç Koçyiğit: Açıkçası bugün Kürt sorununun Türkiye ve bölge açısından çözümünü dayattığı bir realite var. Herkesin bu realiteye uygun bir şekilde kendisini konumlandırmaya ve davranmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Yani bugün Kürt sorununu çözmek bir zorunluluktur. Hem bölgesel konjonktür hem de ülkedeki gelişmeler bakımından, Türkiye'nin geleceği açısından Kürt sorununun demokratik çözümü belirleyici bir yerde duruyor.

Bu yaklaşım taktiksel bir değişiklik midir, yoksa stratejik mi? Bunu bugünden öngörme şansımız yok. Stratejik bir değişim olduğunu, bundan sonra atılacak adımlardan anlayabiliriz. Sorunu güvenlik meselesinden çıkarmak, kök sorunlara doğru bir perspektifle eğilmek, Türkiye'nin demokratikleşme açığını kapatmak, demokratik bir Türkiye ufkuna doğru hareket etmek, bunun yasal düzenlemelerini yapmak ve dilini kurmak... Bunların her biri, sürecin taktiksel mi yoksa stratejik bir dönüşümün başlangıcı mı olduğunu bize gösterecektir.

Şunu görmemiz gerekiyor: Kürt sorununun demokratik çözümü, Türkiye'deki bütün yerleşik kalıpları, siyaset yapma biçimlerini ve statükoları altüst edecek bir etkiye sahiptir. Demokratik çözüm kulvarına girdiğimizde, bu durum doğalında toptan bir dönüşümü de beraberinde getirecektir. Yani hem Kürt sorununun demokratik çözümü gerçekleşecek hem de partiler aynı dille, aynı ezberlerle siyaset yapmaya devam edecek; böyle bir şey mümkün değil. Bu durum yerleşik kalıpların kırılmasına yol açacaktır. Sadece Türkiye açısından değil, bütün bölge açısından büyük bir değişimin kapısını aralayacaktır. Şu an derinlikli bir stratejik değişim olduğunu söylemek yanıltıcı olabilir, bunu zaman gösterecek. Biz bunun stratejik bir dönemin başlangıcı olarak ele alınmasını umuyor ve diliyoruz. Ancak atılacak adımlar, izlenecek yol haritası ve bölgedeki Kürtlerle geliştirilecek ilişkiler, meselenin niteliğini bize gösterecektir.

Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Batman’da düzenlenen seminerde Kürt meselesi ve bölg...
29/12/2025

Kürdistan Yurtseverler Partisi (PWK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Batman’da düzenlenen seminerde Kürt meselesi ve bölgedeki gelişmelere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Özçelik, "Dünyadaki tüm Kürtler, Rojava Kürdistanı’nda siyasi bir statü elde edilmesi için seferber olmalıdır" dedi.

"Roboski’nin hesabı verilmedi"

Konuşmasına Roboski Katliamı’na değinerek başlayan Mustafa Özçelik, Türkiye’nin geçmişteki katliamlarla yüzleşmediğini belirtti.

Özçelik, "Devlet, Roboski’de 34 Kürt gencini göz göre göre katletti ve bu katliamın üzeri örtüldü. Koçgiri’den Dersim’e, 90’lardaki faili meçhullerden bugüne kadar hiçbir hukuksuzluğun hesabı verilmedi. Bugün ‘Terörsüz Türkiye’ diyenler, önce bu devlet terörü için bir özür dilemelidir" ifadelerini kullandı.

Leyla Zana’ya yönelik saldırıları ve Amedspor’a yönelik baskıları kınayan Özçelik, bu durumun tüm Kürtlere yönelik bir tehdit olduğunu vurguladı.

"Yeni süreç şeffaf değil"

Türkiye’de gündeme gelen "yeni süreç" tartışmalarına değinen PWK Genel Başkanı Özçelik, görüşmelerin kapalı kapılar ardında yürütüldüğünü savundu:

"Türkiye Devleti ile Öcalan arasında şeffaf olmayan bir görüşme trafiği var. 30 milyon Kürdün kaderi bu görüşmelere hapsedilemez. Mevcut tabloya baktığımızda; kalıcı bir barış, demokrasi veya Kürt sorununun çözümüne dair somut bir emare görmüyoruz. Bu proje, Rojava’daki kazanımları engellemek ve seçim hesapları yapmak üzerine kurulu bir oyalama sürecidir."

Özçelik, AK Parti, MHP ve CHP’nin sunduğu raporlarda Kürt kimliğinin tanınması ve anadilde eğitime dair hiçbir vurgu yapılmamasını eleştirerek, DEM Parti ve HÜDA-PAR’ın "eşit vatandaşlık" söyleminin de sorunun "millet ve ülke" gerçeğini göz ardı ettiğini söyledi.

"Rojava’daki askeri güç tasfiye edilmemeli"

Rojava’daki gelişmelere geniş yer ayıran Özçelik, 23 Nisan 2025’te Kamışlo’da düzenlenen konferansı desteklediklerini belirtti. Rojava’daki askeri güçlerin tasfiye edilmesine karşı çıkan Özçelik, "Bu güçler, federal bir Suriye ordusunun parçası olarak kalmalı; Kürtçe resmi dil ve anadilde eğitim hakkı anayasal güvenceye alınmalıdır" dedi.

Mehmet Metiner: SDG Türkiye için tehdittirMehmet Metiner, sürecin başarısına bağlı olarak PKK ve SDG’nin birlikte tehdit...
29/12/2025

Mehmet Metiner: SDG Türkiye için tehdittir

Mehmet Metiner, sürecin başarısına bağlı olarak PKK ve SDG’nin birlikte tehdit olmaktan çıkabileceğini, çözümün ise Suriye’nin bütünlüğünü koruyan demokratik ve anayasal bir modelle mümkün olduğunu vurguladı.

Metiner, sosyal medya X hesabından şunları söyledi:

“Denklemi doğru belirlemek lazım…

PKK Türkiye için tehdit ise SDG de tehdittir.

PKK tehdit olmaktan çıktığında SDG de tehdit olmaktan çıkar.

Bu tamamen sürecin başarısına bağlı.

Süreç amaçlandığı şekilde başarıyla taçlanırsa PKK ile birlikte SDG de tehdit olmaktan çıkar.

Yok başarısızlıkla sonuçlanırsa, işte o zaman PKK ile birlikte SDG de Türkiye için ciddi bir tehdit odağı olarak varlığını sürdürür.

Türkiye’nin süreç henüz hitama ermemişken SDG’yi tehdit unsuru olarak görmesi elbette anlaşılabilir bir şey.

Burada netlik kazanması gereken iki husus var:

Birincisi, SDG’nin Şam yönetimiyle demokratik entegrasyonu çözülmezse Türkiye başlattığı süreci sonlandıracak mı? Başka bir deyişle, içerdeki süreç Suriye’deki düğümün çözülmesi şartına mı bağlı?

İkincisi, Türkiye etnik değil idari temeldeki adem-i merkeziyet talebinin kendisine mi karşı yoksa SDG’nın yönetimindeki silahlı bir yapının kendisine mi karşı?

Her iki konuda da düşüncelerim net:

Bence Suriye’deki çözüm modelinin Türkiye’dekinden ayrı olduğu kabul edilmelidir.

SDG’nin kendisi için silahlı bir bölgesel yönetim istemesi ne kadar kabul edilemez bir durum ise katı merkeziyetçi bir Şam yönetiminde ısrar da bir o kadar çözüm adına kabul edilemez bir durumdur.

Anayasal güvence olmadan sözle güven inşa edilmez.

O yüzden herkesin temel haklarını ve özgürlüklerini güvenceye alan bir yeni anayasanın ilanı ve bu doğrultuda herkesin temsiline imkan sağlayan demokratik bir merkezin inşası şart. Demokratik ve katılımcı güçlü merkezi tahkim edecek idari temelde bir yerel yönetim inşasının kabulü. Tek devlet, tek ordu, herkesin temsil edildiği güçlü ve demokratik bir merkez ve yerel topluluğun idari temelde merkezle işbirliği içinde kendi kendini yönettiği bir adem-i merkeziyetçi sistem. Bu Suriye’nin bütünlüğü için şart.

Hem merkez hem yerel yönetimin demokratik seçimlerle belirlenmesi elbette.

SDG’nin demokratik seçim olmadan elindeki silahlı gücü kendi bölgesel hakimiyeti için kullanması elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Bunu PKK dışındaki Kürtler de kabul etmez zaten.

PKK’nın bu yöndeki adem-i merkeziyetçi bir talebi sürecin ruhuna da amacına da aykırıdır. Dahası, Kürtlerin iradesinin de silahlı gasbı anlamına gelir.

Türkiye’nin böyle bir yapılanmaya karşı çıkması sadece kendi güvenliği için değil aynı zamanda bölgede yaşayan başkaca Kürtlerin ve halkların da hür iradeleri üstünde kabul edilemez bir tehdittir.

Türkiye Suriye Kürtlerinin bir bütün olarak talebi olarak ortaya çıkan idari temeldeki adem-i merkeziyetçiliğine karşı çıkmayarak hem SDG sorununun herkese kazandıracak bir entegrasyonu dönüşmesini sağlayabilir hem de Kürtlerin anayasal statüleriyle beraber yerelde kendilerini Suriyelilik bilinciyle yönetmesini sağlayacak bir anlamlı kazanımı inşa edebilir. Türk-Kürt ittifakını Suriye sahasında da kuvveden fiile çıkartmış olur.

Bölünmeye yol açacak etnik temelli federasyon ve özerklik talepleri, özellikle de silahlı SDG yönetimindeki bölgesel arayışlar hem süreci sabote edici hem de hem de Kürtlere son kertede zarar verici niteliktedir.

SDG niyetini ve amacını sürecin yeni paradigmasına uygun belirlerse herkesin kazanacağı güçlü bir Suriye oluşur; Suriye’nin kuzeyi de tıpkı Irak’takine benzer dost ve müttefik bir güç olarak ortaya çıkar.

Şara’nın da demokratik Suriye’yi oluşturmak için gerekli olan anayasal güvenceleri ilan etmesi ve yeni siyasi sistemi somut olarak görünür kılması gerekir.

Suriye’de “kazan-kazan” siyaseti esas alınmalı ki kazanan Suriye olsun ve Suriye’de yaşayan herkes olsun.
Şara demokratik bir Suriye’nin inşası için gerekli adımları atmazsa ve SDG de kendisinin yöneteceği bir bölge tasavvurunda ısrar ederse, bu iki yanlıştan doğacak savaş herkese kaybettirecektir. SDG de kaybedecektir ve Kürtlere de kaybettirecektir.

Sonuç:
Süreç başarılı olduğunda PKK da SDG de tehdit olmaktan çıkar.
Suriye sahasında sürecin bozulmasını isteyenlerin oyununu bozabiliriz.
Şimdi çözüm vaktidir; çözülme vakti değil!”

hayranlar

🔴 Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, örgütün askeri ve siyasi yapılanmasında önemli görevler üstlenen...
29/12/2025

🔴 Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, örgütün askeri ve siyasi yapılanmasında önemli görevler üstlenen bazı isimlerin hayatını kaybettiğini açıkladı. Yapılan duyuruda, uzun süredir örgütün sözcülüğünü yapan Ebu Ubeyde’nin öldüğü bilgisi de doğrulandı.
Kassam Tugayları tarafından paylaşılan açıklamada, örgütün Genelkurmay Başkanı Muhammed Sinvar, Refah Tugayı Komutanı Muhammed Şabane, tugay komutanlarından Hikmet el-İssa ile üretim ve silahlanmadan sorumlu birimlerin başındaki isim olan Şeyh Raid Saad’ın yaşamını yitirdiği bildirildi.

Yeni sözcü belli oldu

Açıklamada, Ebu Ubeyde’nin ölümünün ardından Kassam Tugayları’nın yeni sözcüsünün Huzeyfe el-Kahluta olduğu duyuruldu. Böylece örgütün kamuoyuna yönelik açıklamalarını bundan sonra el-Kahluta’nın yapacağı belirtildi.

Kassam Tugayları’nın açıklamasında, Gazze’de yaşanan ağır yıkım, zorunlu göç, soğuk hava koşulları ve derinleşen insani krizlere dikkat çekildi. Açıklamada, tüm bu koşullara rağmen Gazze halkının direncine ve dayanışmasına övgüde bulunuldu.

Ebu Ubeyde’nin yüzü ilk kez paylaşıldı

Öte yandan, örgütün kamuoyunda en tanınan figürlerinden biri olan Ebu Ubeyde’ye ait olduğu belirtilen ve ilk kez yüzünün açık şekilde görüldüğü bir fotoğraf da servis edildi. Söz konusu görsel, kısa sürede geniş yankı uyandırdı.

İsrail ordusu, ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, Ebu Ubeyde’nin Gazze’ye düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğünü ileri sürmüştü. Kassam Tugayları’nın son açıklamasıyla birlikte, bu iddia örgüt tarafından resmen doğrulanmış oldu.

Siz bu konuda ne söylemek isterseniz? Sizce adalet yerini buldu mu? Siz de görüşlerinizi söylemek istediklerinizi yorum ...
29/12/2025

Siz bu konuda ne söylemek isterseniz? Sizce adalet yerini buldu mu? Siz de görüşlerinizi söylemek istediklerinizi yorum bölümüne yazıp, bir beni bir paylaşım yapabilirsiniz
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Narin Güran cinayetinde amca, anne ve ağabey hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını onadı. İtirafçı Nevzat Bahtiyar'ın ise yeniden yargılanmasına hükmedildi.

Habertürk'te yer alan habere göre, Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran hakkında verilen "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı. İtirafçı olan Nevzat Bahtiyar hakkındaki karar ise bozuldu ve Bahtiyar'ın, "öldürmeye yardım etmek suçundan" yeniden yargılanmasına hükmedildi.

Ne olmuştu?
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos 2024’te Kur’an kursundan döndükten sonra kaybolmuştu. Ailesinin aynı gün jandarmaya yaptığı kayıp ihbarı üzerine köyde geniş çaplı arama çalışmaları başlatılmış, jandarma, AFAD ve sağlık ekipleri günlerce bölgede arama yapmıştı. İlk günlerde Narin’e ait olduğu iddia edilen terlik ve kan lekeleri bulunmuş, ancak bu bulguların bir kısmının Narin’e ait olmadığı daha sonra açıklanmıştı.

Soruşturma ilerledikçe aile bireyleri ve köy sakinleri mercek altına alınmış, Narin’in amcası Salim Güran ile ağabeyi Enes Güran gözaltına alınmıştı. Salim Güran’ın aracında Narin’e ait DNA izleri tespit edilmiş, telefon kayıtlarını sildiği ve çelişkili ifadeler verdiği belirlenmişti. Ağabey Enes Güran’ın kolundaki ısırık izleri incelemeye alınmış, ancak bu izlerin kime ait olduğu kesin olarak tespit edilememişti. Soruşturma sürecinde yayın yasağı getirilmişti.

8 Eylül 2024’te Narin Güran’ın cansız bedeni, köyün yakınındaki Eğertutmaz Deresi’nde bir çuval içinde bulunmuştu. Cesedin dere yatağında taşlar ve çalılar arasına gizlendiği belirlenmiş, olayın ardından aralarında anne, baba ve akrabaların da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. Köy sakini Nevzat Bahtiyar, cesedi dereye sakladığını itiraf etmiş, bunu para karşılığı ya da tehdit altında yaptığını ileri sürmüştü.

İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi öğrencisi Cemil Türk, yazdığı ekonomi makalesiyle dünya çapında birincilik elde etmesin...
29/12/2025

İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi öğrencisi Cemil Türk, yazdığı ekonomi makalesiyle dünya çapında birincilik elde etmesinin ve "Çölün Davosu" zirvesinde en genç konuşmacı olarak yer almasının ardından Harvard Üniversitesi’nden yıllık 100 bin dolar değerinde tam burslu kabul alarak ülkemizi gururlandırmış 👏

Address

Siirt
56100

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Siirt24 posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Siirt24:

Share