Havass İlimler Akademisi

Havass İlimler Akademisi Metafizik, parapsikoloji, ruhsal gelişim, astroloji, cinler, okültizm, ezoterizm profesyonel hobimdir

Kıymetli dostlar. İlim marifet ve hikmet derneği olarak halihazırda İstanbul'da eğitimine devam eden 34 üniversite öğren...
28/08/2025

Kıymetli dostlar.

İlim marifet ve hikmet derneği olarak halihazırda İstanbul'da eğitimine devam eden 34 üniversite öğrencisi, 16 hafızlık talebesine toplamda aylık 200.000₺ burs veriyoruz. Ayrıca Havass ilimlerle alakalı bilim ve dini beraberce yürüten ve bilim sahasında din adamı, dini ilimler sahasında da bilim insanı vasfını taşıyacak kişilerin yetişmesi için dünyanın değişik yerlerinde eğitim ve akademik kariyerine devam eden öğrencilere desteğimiz sürüyor. Bunlar için sağladığımız desteği iş adamlarından oluşan ayrı bir fondan gerceklestiriyoruz.

İlim marifet ve hikmet derneği olarak bu sene mevcut sayıya üniversite okuyacak 16 kişi daha ekleyip toplam sayıyı elliye, hafızlık alanında da 9 kişi daha ekleyip toplam sayıyı 25 e çıkarmayı hedefliyoruz.
Çevrenizde bu yıl üniversitede aşağıdaki bölümlerden 4 yıllık bir fakülteyi İstanbul'da kazanmış olan, ailesinin mali durumu elverişsiz erkek ya da kız öğrenci varsa bizlere bildirmenizi rica ederiz.

İlahiyat fakültesi
Hukuk fakültesi
Tıbbi bölümler
Farmakoloji
Uzay bilimleri
Egitim fakülteleri
Mühendislik fakülteleri

Burs miktarları

Lisans öğrencileri için aylık 2500
Hafızlık öğrencileri için 2000
Dini eğitim alt yapısı olan ve kuranı kerim okumayı bilen lisans öğrencileri için 3000
Hafızlik belgesi olan lisans öğrencileri için 3500 TL dir

Bilgi ve müracaat için

05348298682 numaralı telefondan WhatsApp ve telegram üzerinden mesaj gönderebilirsiniz...

Ayrıca telegram grubumuza aşağıdaki linkten katılabilirsiniz

09/08/2025

Artık Ders yayınlarımız telegram grubunda. ..

Saat 16.00 da Havass Sohbetleri isimli telegram grubumuzda yayınımız olacaktır.

https://t.me/+Fqs0AbyZyO9lMmZk

hayranlar Havass İlimler Akademisi Zafer Çelik

08/08/2025

Eylül Ayından İtibaren Havassohbetleri isimli telegram grubumuzda yeni dönem yayınlarımız başlayacaktır.

Katılım ücretsizdir. Katılım sağlamak için aşağıdaki davet bağlantısına tıklayabilirsiniz. Bağlantı ile Katılımda sorun yaşayanlar 05348298682 numaralı telefonumuzdan link talep edebilirler.

Alakadar olan tüm dostlarınızı davet edebilirsiniz...

hayranlar

26/07/2025

Memleketin Dört tarafı yanıyor. Yağmur duası niyetine 123000 Yasini şerif okunursa bi iznillah yağmur yağar. Herkesi yağmur duası niyetiyle Yasini şerif okumaya davet ediyoruz

22/07/2025

Tedavi olduğun doktor senden daha hasta olabilir. Ama sen onun hastalığıyla değil reçetesiyle ilgilenirsin. Çünkü sana o recete lazımdır.

İşini yapıp ücret aldığın kişinin kazancı helal olmayabilir. Ama sen onun kazancıyla değil kendi emeğinin karşılığıyla meşgul olup paranı helal olarak alırsın.

Kullandığın herhangi bir eşyayı yapan işçiler yada patronlar gayrı müslim, ahkaksız ya da kötü insanlar olabilir. Sen bunların hiç birini bilmez ve verdiğin paraya bakarsın.

Aynen bunlar gibi,

Sana ilim öğreten kişinin ameli senden daha az olabilir. Ama sen sana lazım olanla ilgilenirsen istifade edersin. Onun ameliyle meşgul olursan ilimden mahrum kalırsın.

Nasihat eden kişinin günahı senden çoktur belki de. Ama sana lazım olan onun günahı değil, nasihatıdır.

Hocama bir gün dedim ki;

"Hocam din adına konuşan insanlar neden zaaflarıyla ön plana çıkar?"

Cevap;

"Bunun beş sebebi vardır.

Birincisi nefis ve şeytan direk onları hedef alır. Başkalarına bir vesvese veriyorlarsa onlara bin vesvese verirler ki işlerini yapmasınlar. Yaparlarsa da etkileri az olsun. İnsanlar onların sözlerine değil hallerine bakıp hem onlara kulak vermesin, hem de onlar sebebiyle dinden soğusun.

İkincisi, ilim ve amel ile Allah'a yakınlığı hak etmeyen, veya ilim ve ameli nefsi için menfaat kapısı olarak gören, samimiyeti Allah'a olmayan insanlar onlar sebebiyle ilim ve amelden uzak dursunlar diye. Oysa zaaf gösteren din adamları ortada üç beş kişiden ibarettir. Hakiki alimler ise çoktur. Samimi insan hakiki olanı arar. Suni olanda veya eksiklerinde takılıp kalmaz.

Üçüncüsü, insanlar onların hallerinden ibret alıp "alim de olsan nefis ve şeytan kandırır" ibretini alsın diye zayıf ve suni alimler ortada şöhretli olur. Bu şöhretleri aynı zamanda onların hatalarının peşin kesilmiş cezası gibidir.

Dördüncüsü, ilim ve ameliyle kibirlenenlere ceza olarak nefisleriyle başbaşa bırakılır. Kişi nefsine ve şeytana karşı yalnızca manevi yardımla başarılı olurlar. Manevi yardım almayan, kendini alim görüp nasihate kulak vermeyen, nasihat verip nasihat dinlemeyen kişiler kibirlerinin cezasını yalnızlıkla ve dolayısıyla nefis ve şeytana mağlubiyetle öderler.

Beşincisi, ilmi Dünyalık menfaat ve nefsin istediği makam, şöhret gibi sebeplerle öğrenenler veya öğretenler nefsânî ve şeytani belalara maruz kalırlar. "

Zafer Çelik - Havass İlimler Akademisi

18/07/2025

Ruhsal Terakkinin (gelişim - yükseliş) Önemi ve Kazanımları

Bilimin sınırlarını aşmamızı sağlayacak iki şeyden biri ruhsal terakki, diğeri aklın tekamül ve inkişafıdır. Her ikisini sağlayacak yegane kaynak (hakikatine erilmiş) Kuranı Kerimdir.

Böyle iddialı ve ağdalı bir cümle ile başladım konuya. Zaten herkeste öyle yaparak dikkat çekmiyor mu? Amaç ilgi çekmek, merak uyandırmak ve böylece yazının okunmasını (ya da ürünün satılmasını, fikrin yayılmasını, insanların etkilenmesini...) sağlamak.

Yok yok, bizim amacımız bunlar değil. Bizim inancımız bu yönde ve bunu destekleyen çok şey var.

Tüm inançlarda spiritüalizm, ruhçuluk, astral seyahat, ruhun yapısı, ruh anatomisi, ruhsal gelişim gibi kavramlar geniş yer tutar. Bu konularda batıda ve uzakdoğuda, semavi veya insani olarak kabul edilen inançlar sistemlerinde felsefe okullarından beri devam eden okullar, inisiye disiplinleri, araştırma merkezleri, seminerler, konferanslar, paneller düzenleyen uzman kişiler var olagelmiştir. Özellikle yahudilik ve hristiyanlık, bunlara bağlı olarakta katolikler abd'de, ortadokslar rusya'da ve yahudiler israilde metafizik çalışmalar yapan resmi kurumlar kurmuşlar ve bu işe çok ciddi ekonomik kaynaklar ayırmışlardır. Ana başlıkları ökültizm, mistizm, psişizm, parapsikoloji ve metafizik diye değişse de konu hep spiritüalizm ve mentalizmdir. Yani havass ilimlerdir.

Onlarda havass ilimler böyle şekillenirken bizde cincilik, büyücülük, üfürükçülük ve en masum haliyle de şifacılık olarak yerleşmiştir. Ve İslam dünyasında havass ilimler çöplüğe döndürülmüş ve o şekilde popülerleştirilmiştir. Tabi ki bunun bu şekilde olmasında islamın gelişmesinden rahatsız olan ve korkan yahudilik ve hristiyanlığın payı büyüktür.

Diğer yandan ruhsal gelişimi sağlayacak olan ruh konusu "sana ruhu sorarlar. De ki ruh rabbimin emrindendir " ayetini "o Allah'a aittir, kullar ona vakıf olamaz" diye tercüme ve tefsir edenlerin de bunda payı vardır. Oysa ayetteki "rabbimin emrindendir" ifadesi hakikatte "ruh rabbimin alemi emir sırlarındandır" manasını ihtiva eder. Alemi emir konusu makalelerimiz ve derslerimizde defalarca izah edilmiştir.

Keza, ruhsal gelişimi konu edinmesi gereken tasavvuf (islam mistizmi) ruh yerine nefse yönelmiş ve onun terbiyesini, hatta bazıları tarafından ileri gidilerek nefsin yok edilmesini konu edinmiştir.

Burada bir hakkı teslim etmek mi dersiniz, acı bir gerçeği itiraf mı dersiniz bilemem. Ama bildiğim bir şey varsa İslamda ruhsal gelişim konusunda en fazla kafa yoran ve bu konuda çalışmalar yapanlar batıni şii ekolü olmuştur. Onlar da bunu genel islami bir usül yerine batıni ideolojileri temelinde ele almış ve çarpıtarak farklı ve yanlış mecralara çekmişlerdir. Hiç şüphe yok ki ehli sünnet çizgisinde bir ruhsal terakki sistemi oluşturulamaması konusunda batıni şii ekolün etki ve tesirleri tartışılmaz bir gerçektir.

Şii batınıliğinin ehli sünnet ruhsalcılığının oluşmasına karşı çıkma sebebi bellidir. Peki yahudi ve hristiyanlar neden bunun oluşmaması için mücadele eder?

Bu sorunun cevabı ilk paragrafımızla direkt alakalıdır.

Bilim ana hatlarıyla İnsan, doğa, ve kozmografya yani evreni ve bunların alt başlıklarını konu edinir. Tüm bunları gerçekten keşfedebilmek için de iki ana temele yoğunlaşmak gerekir. Fiziksel yapı ve metafizîki yön.

Bilim metafiziğe "enerji" kavramı eksenli olarak yaklaşmış olsa da (ki bununla bile bilimde devrim gerçekleşmiş ve çağ atlamıştır) tam olarak metafiziği fiziksel deneyimlerle keşfetmesi mümkün değildir. Fiziğin tespit ettiği enerji metafiziğin yalnızca görünen yüzüdür. Görünmeyen tarafına ulaşmak için mistizmin sahası açılmalı ve metafizik alemin efendisi olan ruh devreye girmeli, sonra da ruh - zihin uyum ve iletişimi gerçekleşmelidir. Bunu gerçekleştirebilecek tek sistem de kuranda öğretilen islami usüllerdir. Bu sebepledir ki batıda İslam mistizmi üzerine görevlendirilen birçok şarkıyatçı yazar ve akademisyen yıllar, hatta on yıllar süren çalışmalar yapmıştır. Bunların en meşhurları Annemarie Schimmel'dir. Çalışmalarının akademik yönlerini kitap halinde yayınlayan bu oryantalist kadın uygulama ritüellerini raporlar halinde tutmuş ve bir kısmını batı okulları ve vatikana göndermiş, daha sonra da raporlarını tamamen saklamayı tercih etmiştir. Bunu yapmasına en büyük sebebin ihtida etmesi olduğu söylenir ki mezar taşına yazdırdıkları da bunu destekler mahiyettedir.

Evren denilen kainat matruşka gibidir. Her katmanın kilitleri vardır ve bu kilitlerin bilimle açılması ve aşılması imkansızdır. Kainat dediğimiz şey (dünyadan alemi emre kadar olan uzay) o kadar büyüktür ki mesafeleri aşıp evrenin sistemine erişmek, sırlarını çözmek bilimle mümkün değildir. Bunu yapmanın tek yolu evreni evrenin hareketinden daha hızlı hareket eden bir cihazla gezmekten geçer.

Bilim henüz güneş sistemini dahi çözümleyememeiştir. Yaklaşık sekizbuçuk ışık dakikası uzakta olan güneşle alakalı bütün bilimsel iddialar teori ve hipotezden ibarettir. Bugüne kadar evrenin tespit edildiği iddia edilen en uzak noktası onüç milyar ışık yılıdır. Bir ışık yılı ışığın saniyede 300.000 km bir hızla bir yılda kat edebildiği mesafedir ki bu da tam tamına dokuz buçuk trilyon km mesafedir. Dokuz buçuk trilyon... Bunu on üç milyarla çarpın. Bu mesafe belki de gerçek evrenin tespit edilebilen çok küçük bir parçasıdır.

İşin bir diğer yönüne gelirsek;

Diyelim ki bir teknoloji geliştirdiniz ve ışık hızına ulaştınız (ki bu ışınlanma eşiğidir) ve 1 yıl ışık hızında gidip evrende çok küçük, bize göre çok büyük olan Samanyolu galaksisinin bir gezegenine vardınız. Orada birtakım bilgiler elde edip geri döndünüz. Arada geçen zaman binlerce yıl olacaktır. Siz geri geldiğinizde muhtemelen yüzüncü kuşak torunlarınız dünyada yaşıyor demektir. Ve herkes size deli gözüyle bakacaktır. Mesela bugün biz bir milyar ışık yılı mesafede gözlemlediğimiz bir galaksinin güncel halini değil, bir milyar ışık yılı önceki halini görebiliyoruz. Belki de o galaksi şu anda orda bile değil. Yani evren çözümlenemez bir muamma. Bu muammanın sırlarına ermenin tek yolu ışık hızını en az 300.000 katı aşan bir hıza ulaşmaktan geçer. Bu da fiziksel olarak mümkün değildir. Zira ışık hızının bir sonraki adımı maddenin yok oluşudur. Yani o hızı aşarsan sistem seni yok eder. Geri dönmeyi bırak gidemezsin bile. Özetle evrenin sırları bilime kapalıdır.

Tam burada ruh devreye girer. Çünkü ruh evrenin yaratıldığı enerjiyle (alemi emir ve esmaul hüsna nuruyla) aynı ana maddeden yaratılmıştır. Enerji yoğunluğu (kitabımızda açıklayacağımız şekliyle) azaltılarak ve ayarlanarak insan bedenine uygun hale gelip bedenimize yerleşmiştir. Bedendeki (bir anlamda söndürülmüş) olan nur (Yani ruh) yaşadığı beden, çevre, dünya, güneş sistemi, Samanyolu galaksisi, gökada, gök kıta...lara uyumlu şekilde gelişip, alt katmanları aşıp, nihayet alemi emre ulaşacak seviyeye kadar adım adım terakki edebilir potansiyele sahiptir. Bu terakkinin seviyesine göre veya ulaştığı son nokta itibariyle ruh, ışık hızının binlerce katı hıza ulaşır. Ama madde gibi hızda kaybolmaz. Aksine hızlandıkça daha güçlenir.

Diyelim ki ruh terakkide çok az mesafe kat etti. Bu durumda da ruh bedenden özgürleşmeyi ve mental iletişim kurmayı başaracak kadar gelişmeyi sağladıysa daha üst seviyelere terakki etmiş (inisiye olmuş) diğer ruhlarla iletişim kurup onlara öğrenci olabilir. Böylece direkt ya da dolaylı olarak evrenin yapısını, sistemini ve sırlarını öğrenir. Aynı zamanda terakki ettiği seviyenin altında kalan tüm metafizik varlıklar ve enerjilere etki edecek, yön verecek, bilgi alacak ve hatta hükmedecek seviyeye ulaşmış olur.

Bunu başarabilen bireyler ilim ve bilime yön veren, insanlığa ve hatta insan ötesi varlıklara hükmedebilen (en azından hükmedenlerin yanında yer alabilen), ulaştığı manevi makamlar sebebiyle ölümden sonrası için hakikat makamlarını mesken edinecek olan kişilerdir.

Konunun ilk paragraf bağlantısına dönersek;

Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin bilgi seviyesi deneyimleyenebilen tecrübeler ve kıyas yapılabilen teorilerle sınırlıdır. Evreni güncel haliyle keşfetmesi ve güncel bilgiler aktarması mümkün değildir. Uzay ajanslarının verdiği bilgiler yakın evrenle alakalı bilgilerdir. Uzak evrenle alakalı bilgiler güncelliği çoktan geçmiş bilgilerdir. Evrenle alakalı güncel ve gerçekçi bilgi edinmek ancak ruhsal gelişim sürecinde eşik atlamış gerçek ruhsalcılarla mümkündür. Bunu başaran insanlar nisbî zaman ve mekan kavramı ötesine ulaşmış ve izâfî zaman ve mekana erişmiştir. Hakiki zaman ve mekan ise alemi emrin ötesiyle alakalıdır.

Peki bu gelişim ne işe yarar. Nisbî zamanın ötesine aşan birey ve toplumlar diğer birey ve toplumları yönetir ve zamana hükmederler. Bugün dünyaya hükmeden sistem bizden ortalama 100 yıl öncesinde yaşıyorlar. 2100 e kadar olacak ekonomik, sosyal, siyasi olayları çoktan planladılar. Çıkacak savaşları ve hatta sonuçlarını dahi belirlediler. Ve biz onların senaryolarına göre yaşıyoruz. Onların oluşturdukları ekonomik şartları, onların sundukları teknolojiyi ve hatta onların yönlendirdiği sağlık ve psikolojiyi yaşıyoruz.

Bu şuna benzer. Bir öğretmen öğrencilerine göre 20 yıl daha ilerde bir hayat yaşar. Öğrencilerin ne zaman ne öğreneceklerini, hangi sınava gireceklerini ve hangi öğrencinin sınavda başarılı ya da başarısız olacağını bilir. Sapma ve yanılma payı düşüktür. Bir anlamda öğrenci öğretmenin ona çizdiği rolü oynar. Öğretmen isterse eğitim metotlarıyla öğrencilerinin başarı oranlarını yükseltip düşürebilir. Öğrencilerin yaşadığı zaman dilimi öğretmenin yönlendirmesine nispetlidir. Öğretmen ise sistemin zamanına izâfî bir zaman yaşar. Gerçekte ise öğrencinin geleceğini büyük ölçüde idari otoritenin politikaları belirler. Buna bir hastanın tedavi ve iyileşme sürecinde hasta doktor ilişkisini, bir insanın mali gelişmesinde ekonomik sistem vatandaş ilişkisini de örnekleyebilirsiniz. Öğrenci için nisbî zamanda bilinmez (gayb) olan birçok şey izâfî zamandaki Öğretmen için malumdur.

Ruhsal gelişimle nisbî zamanı aşmış kişi de toplumun öğretmenleri veya yöneticileri gibidir. Nisbî zamanda meçhul olan şeyler izâfî zamanda çoktan yaşanmış ve bitmiştir. Dolayısıyla malumdur. Böyle kişileri yetiştirmiş ve onları toplum yönetiminde söz sahibi yapmış devletler dünyaya hükmedebilir.

İşte bu sebeplerden dolayı gayrı müslim ezotik ve batıni toplumlar İslam ruhsallığının gelişmesini engellemekte ve onların gerçek havassla uğraşmasını istememektedir. Bu sebeple de bizde hedef saptırmak için havass ilimler yerine cincilik, ruhsal gelişim yerine nefiscilik mefkûre haline getirilmiştir.

Tabi işin bir de manevi boyutu, Allah'a yakınlık, hakikate erme, ruhun tecessüm haline geçmesi, ervahı mukaddese arasına girme, cünudu müsennede arasında yer alma konuları vardır ki bunlar zahiri boyuta nispetle çok daha kıymetlidir.

Havass ilimler Akademisi olarak amacımız havass ilimleri gerçek zemin olan ruhsal ve mental gelişim odaklı olarak anlatmaya, yazmaya, eğitimler vermeye ve kitaplar yayınlamaya devam edeceğiz.

Zafer Çelik - 17.070.2025

hayranlar Havass İlimler Akademisi

Havass İlimlerle de uğraşsan, hoca da olsan dikkat etmediğinde kaza yaparsın.
17/07/2025

Havass İlimlerle de uğraşsan, hoca da olsan dikkat etmediğinde kaza yaparsın.

16/07/2025

Şifacılıkta Ocaklı Olmak, İcazet ve El Almak

Havass İlimler ve özellikle şifacılıkta çok sık duyduğumuz bu tabirlerle alakalı çok soru geldiğinden kısaca açıklamak mecburiyeti hasıl oldu.

Ocaklı olmak;

Bir gün Peygamberimiz sav Hz Ali ve Hz Fatımayı karşısına alıp bir eliyle Ali'nin ra, diğeriyle Fatıma'nın ra ellerinden tutarak;

"Allah benim ruhumu kendi zatının ve sıfatının nurundan alemlere rahmet olarak yaratıp dünyaya gönderdi. O rahmet sebebiyle yanlış yolda olanlar hidayet bulur. Darda olanlar selamet bulur. İmtihanda olanlar afiyet bulur. Hasta olanlar şifa bulur. Siz ikiniz bundan sonra benim nurumun varislerisiniz. Nurumun yanacağı ocak sizin ocağınızdır. Bendeki nuru yansıtacak ruh sizin ruhunuzdur. Ben ocağı ikiye böldüm ve size verdim. Siz de sizden sonra ikiye bölün. Ve sizden sonrakilere de bunu tavsiye edin. Layık olan varis bulunmazsa nuru sahibine iade edin..." buyurmuş. Ve böylece ilk ocak sahibinden varislerine intikal etmiş.

Bu sebeple, Ehli beytten bazı kişiler ilim, irfan, manevi rehberlik ve şifacılık gibi konularda bir merkez halindedir. Ehli beyt soyundan gelen ve gerçek olanların bulunması ve ulaşılmasınının çok zor olduğu bu kişiler ilim, irşad ve şifa gibi konularda nuru hiç sönmeyen ve insanları pişirip olgunlaştıran birer ocak görevi görürler. Ehli beytten olmadıkları halde ocağım, ocaklıyım gibi iddiada bulunanlar gerçek değildir. Gerçek bir ocak hem irşat, hem şifacılık ve hem de manevi rehberlikte birer kibriti ahmerdir (simya taşı gibidir). O ocaklara ulaşmak zordur. Ocağa girip pişecekleri de, yanacakları da, bereket ve şifaya ulaşacakları da seçerek alırlar. Kapıya her gidene simya değmez. Geçmişini temizlemeye ve gelecekte temiz kalmaya samimi şekilde karar verenler, ve bu uğurda pişmenin ötesinde yanmayı göze alanlar ocağa kabul edilir. Ocağa kabul edilenler madden ve manen hidayet, selamet, afiyet ve berekete kavuşurlar. Hülasa ocak kurumu ehli beytten olan ve onlardan da seçkin olanlara aittir.

İcazet;

Allah yeryüzünde hikmetin anahtarını Hızır'a as vermiş ve Peygamberimiz sav dışındaki cümle enbiya ve evliya hikmet kapısını Hızır as rehberliğinde geçmiştir.

Hızır as hem havass ilimlerin ve hem de sırların merkezidir. Havass yolunda yürüyenlere rehber olacak kişiler bir noktadan sonra direkt olarak Hızır as ile irtibatlanıp hikmet ilim ve sırlarını ondan öğrenirler. Bunun gerçekleşmesi için ilim, amel, ihlas, hizmet ve intisap bütünlüğünün sağlanmış olması gerekir. Havass yolunda yürüyecek olanlar ise Hızır 'a as ulaşmadan evvel ulaşmış olana tabi ve teslim olur. Oranın ilim, irfan, marifet ve hikmetiyle yoğrulup, hizmetiyle olgunlaşır.

Hızır'ın as 40 kapıda 4000 hikmeti vardır. Her havass yolcusu bu kapılardan bir ya da bir kaçından geçer. Bu kapılar çoğu zaman irşat, tasarruf ve afiyet kapılarıdır. Afiyet kapısının başlıca hikmetleri şifa, bereket ve saadettir. Yolda yürüyenlere hizmet olarak bu kapılarda tasarruf yetkisi verilir. Buna İcazet denir.

İcazetli kişiler tasarruf ettikleri alanlarda zahir ve batın alemlerde söz sahibi olur. Tasarruf ettikleri konularla alakalı sıkıntılara karşı himaye altında olmuş olurlar. Yani kendileri o konularda imtihan edilmezler (İcazet ve tasarrufunu dünya menfaatine satanlar hariç). İcazetli olmadan tasarrufta bulunmaya çalışanlar ise muhakkak o konuda imtihan edilip sıkıntı çeker ve hem icazetsiz iş yaptıkları, hem de tasarruf iddiasında bulundukları için hangi konuda iddialı iseler o konularda kendileri ve aileleri sıkıntı çeker. Mesela bioenerji ile meşgul olanların bireysel ve ailevi enerjileri altüst olur. Haccam ve haccamelerin kendileri hacamatla iyileşen hastalıklarda hacamat ile şifa bulamaz.

İcazet aynı zamanda danışan kişiler için de manevi bir zırhtır. İcazetsiz kişilere gidenler danışmanlarından ve onların sıkıntılarından bir ya da birkaçını alır. İcazetsiz danışmanlar ise danışanların sıkıntılarını kendi üzerlerine çeker.
İcazet sislsilesinde en üstte Efendimiz sav, onun altında Hızır as, onun altında Hızır kapılarından geçmiş tasarruf makamı (ki bu makamlar tasavvufta olduğu gibi eski zamanın meşayıhı değil, zamanının mutasarrıflarıdır), onların altında mutlak icazetliler (tasarruf makamının icazetine umumi olarak varis olanlar), onların altında da mukayyet (sadece bir konuda) icazetliler olarak sıralanır.

Havasstaki icazetin ocakta karşılığı el vermedir. Bir ocaktan el almakla ocaklı olunmaz. Sadece el verilen konuda el alan kişi yetkili olur ve onun ölümüyle yetki biter. Fakat el veren ocaklı kimse el alana "bunu çocuklarına aktar..." demişse o el ailede layık biri olmayıncaya kadar devam eder.

Zafer Çelik 17.07.2025

Havass İlimler Akademisi hayranlar

05/07/2025

Bugün Aşure Günü

Bazı zamanlar Cemal sıfatının, bazı zamanlar Celal sıfatının sırlarını barındırır. Aşure günü ise iki sırrı bir arada bulundurur ki bu "sıfatı ilahi tecellisinin en zirve halidir". Dolayısıyla en fazla dikkatli, uyanık ve şuurlu olmamız gereken zamandır.

Her zaman yaptığımızdan daha fazla tövbe etmemiz gereken, daha çok dua etmemiz gereken, daha fazla ibadet etmemiz gereken ve daha cömert olmamız gereken bir gündeyiz. Gafil davranan hem mahrum ve hem de mağdur olur.

Bugün tövbe ile meşgul olana gelecek yıl günah kapıları kapanır. Nefis ve şeytan bu güne ihtimam gösterene tuzak kuramaz. Allah nefis, şeytan ve tüm hilekarların şerrinden korur.

Bugün zikirle meşgul olan önündeki bir yıl nur ile şerbetlenir.

Bugün oruç tutan bir yıl sıhhat ve afiyet bulur.

Bugün hacet namazı kılan bir yıl muhtaçlık çekmez.

Bugün sadaka veren bir yıl bereketlenir.

Bugün kurban kesen bir yıl Allah'a yakın olur....

Günü değerlendirenlerden olmanız temennisiyle... Sırrına eren, hikmetinden istifade eden ve hayırlı hükümlere muhatap olanlardan olunuz inşallah...

Zafer Çelik Havass İlimler Akademisi hayranlar

12/06/2025

Dini Konularda Paylaşımlar Yaptığımız Sayfamıza hayranlar Havass İlimler Akademisi herkesi bekleriz....

https://www.facebook.com/ilimmarifetvehikmetdernegi

"Kafirlerin hoşuna gitmese de Allah nurunu tamamlayacaktır"

"Siz Allah'a yardım ederseniz O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı (iman üzere) sabitler"

06/06/2025

Alemi Ezelde ve Alemi Ervahta Cenabı Hak karşısında hepimiz birer İbrahim idik.

O aşk ve heyecanla "gerekirse malımızın tamamını Allah yolunda infak edeceğimize söz verdik.

Gerekirse ailemizi çölde terk edip Allah’a teslimiyet göstereceğimize söz verdik.

Gerekirse kendi canımızdan vaz geçip, hatta İsmaillerimizi dahi kurban edeceğimize söz verdik.

"Yeterki Ya Rabbi tekrar sana kavuşabilelim, bunun için her şeyi terk etmeye ve her şeyi kurban etmeye hazırız " dedik.

İlk istenen "terk" huzuru ilahiyi terk etmemiz idi ki en zor olan terk buydu. 70 yıl alemi ervahın kapısında "senin aşkınla yanmışken bir emrinle huzurunu terk ettikten sonra, o huzura tekrar ermek için her şeyi terk edemezsem lanet olsun bana" diye kendimize beddua ve lanet okuduk.

Allah, yolunda cömertlikle infak ettiğimiz malları katından birer dal olarak uzatıp huzuruna bizi çekmeye vesile kılıyor.

Hizmet ve cihatla meşgul iken ihmal ettiğimiz ailelerimizi "zürriyetimizden birer müslüman topluluk " olarak peşimizden getiriyor.

Allah, Kestiğimiz kurbanları vuslat bineklerimiz yapıyor. Aşk ve cezbe meydanında verdiğimiz "Kendimizi ve ailemizi kurban edeceğimiz" sözümüze bedel olarak kabul ediyor. İbrahime gelen koç sadece ismail için değildi. Hepimiz birer ibrahimiz ve hepimizin çocukları ismail. Kurbana bu gözle bakmak lazım.

Kurbanlarımız bizim nefis, şeytan ve dünya muhabbeti cihadımızın şehitleridir. Ancak kendi içindeki cihadı kazananlar, alemi ervahta Verdiği sözün arkasında duranlar, tekrar vuslatı ve huzuru ilahiyeye varmayı isteyenler, ismaillerini önemseyenler kurban keser. Kurban kesmeyenin İsmaili hakikaten ya da hükmen kurban olur. Kaybolur gider. Firakla imtihan olmak istemeyen kurbanla vuslata ersin.

Bugüne büyük bayram günü denir. Büyük bayram "bayramın birinci günü cumaya denk gelirse olur" . Büyük Bayramınız Mübarek Olsun

Zafer Çelik - 06.06.20205

Havass İlimler Akademisi hayranlar

28/05/2025

Bir Alimin;

Sözleri akılda kalıcı ve kalbe tesir eder şekildeyse o kimse sözü dinlenir ve tasiyelerine uyulur bir velidir. Ders ve sohbetlerine devam edilir.

Eğer sözleri sizin yaşamınıza rehberlik ediyor, olmadık zaman ve şartlarda size yol gösteriyorsa o kimse sırlara vakıf bir havas ehlidir. Rehber edinilip tabi olunabilir.

Eğer sözleri akılda kalmıyor ama dinleyene anlık tesir ediyorsa cezbe ehlidir. Dikkatli olunması ve uzak durulması gerekir. Zİra meczubun sözleri hoş, davranışları esrarlıdır. Ama halleri kendine hastır. Başkalarını kötü etkileyebilir.

Eğer sözleri (ayeti kerime ve hadiis şerif okusa bile) kalbe tesir etmiyor ve akılda da kalmıyorsa gaflet ehlidir. Gaflet bulaşıcıdır. Ondan kaçmak gerekir.

Zafer Çelik - Havass İlimler Akademisi

hayranlar Havass İlimler Akademisi

Address

Sisli

Opening Hours

Monday 10:00 - 16:00
Tuesday 10:00 - 16:00
Wednesday 10:00 - 16:00
Thursday 10:00 - 16:00
Saturday 11:00 - 15:00

Telephone

+5348298682

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Havass İlimler Akademisi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share