Mᴀɢ̆ᴅᴜʀiʏᴇᴛʟᴇʀ

21/05/2025

Adalet Bu Tabloyu Nereye Koymalı?

Kazım Avcı 68 yaşında. %78 engelli ve ağır hasta. Sol bacağı protez.
14 Aralık 2015’ten bu yana cezaevinde.

19/05/2025

SANATÇI MAHSUNİ KIRMIZIGÜL PATLADI: “BİR AVUÇ HIRSIZ, ÜLKENİN BÜTÜN KAYNAKLARINI RAHATÇA TÜKETMEYE DEVAM EDİYOR”

Şarkıcı Mahsuni Kırmızıgül , “Sokağa çıkın, insanlarla konuşun; milletin anaları ağlıyor. Emekliler geçim derdinde. Akademisyen, hakim, doktor, öğretmen, asker, memur, işçi… Maaşlar yürek sızlatıyor. Ama bir avuç hırsız, ülkenin kaynaklarını rahatça tüketmeye devam ediyor” dedi.

https://x.com/Mhsnkrmzgl/status/1923527173014425704

Sosyal medya platformu X’te paylaşımlarda bulunan Sanatçı Mahsun Kırmızıgül, “Ben ‘Hepimiz kardeşiz’ derken, bazıları nerede durduklarını bile bilmiyordu. O zamanlar insanlar ölmesin, analar ağlamasın diye çabalıyorduk. Ancak bilin ki, bu ülkenin terörden çok daha büyük bir problemi var: YOLSUZLUK” ifadelerini kullandı.

Kırmızıgül, paylaşımında yolsuzluğun terörden on kat daha tehlikeli olduğunu belirterek şöyle devam etti: “İç çatışmaya harcanan paranın üç katı yolsuzlukla çalındı. Bir çocuğa zarar verenle, halkın geleceğini çalan arasında fark yoktur. Yolsuzluk yapan kim olursa olsun en büyük teröristtir.”

Sanatçı, ülkenin yolsuzluk yüzünden 40 yılda derin bir yoksulluğa sürüklendiğini söyleyerek, “Sokağa çıkın, insanlarla konuşun; milletin anaları ağlıyor. Emekliler geçim derdinde. Akademisyen, hakim, doktor, öğretmen, asker, memur, işçi… Maaşlar yürek sızlatıyor. Ama bir avuç hırsız, ülkenin kaynaklarını rahatça tüketmeye devam ediyor” dedi.

Yıllardır barış için üretim yaptığını ve bu mücadeleyi sürdürdüğünü ifade eden Kırmızıgül, “Barış gelse bile, yolsuzluk ve adaletsizlik devam ettiği sürece ülke düzelmez. Yolsuzluk terörle eşdeğerdir” sözleriyle mesajını tamamladı.
Yandaş medyaya da seslenen Kırmızıgül, son olarak, “Eğer adamsanız, bu söylediklerimi televizyonlarda ve köşe yazılarınızda paylaşın” çağrısında bulundu.

19/05/2025

Soylu ve ekibi şeytanın aklına gelmeyeni yaptılar. Erdoğan'ın kendi aleylerine kullanacağı kilit tanık Türkiye'ye geti...

05/04/2025

03/04/2025

Ekrem İmamoğlu protestolarını ve boykotları bastıramayan iktidar şimdi de hortlaklara sarıldı, korku siyasetine geçti. İmamoğlu imza...

03/04/2025

03/04/2025

28/02/2025

Erdoğan: “Ben sağ oldukça Öcalan’ın cezasında iyileştirme olmaz”

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öcalan’ın cezasının iyileştirileceği ve PKK’ya taviz verildiği eleştirilerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

“Benim sevgili milletimin asla tereddütü olmasın. Bu tür iftiraları özellikle birinci derecede MHP Genel Başkanı yapıyor. Bir defa, İmralı’daki ile ilgili ceza kesinleşmiştir. Nedir bu ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Dolayısıyla bunun üzerinde AK Parti hiçbir zaman oynamaz. Asla. Şu anda İmralı Cezaevi’nde konumu neyse burada durmaya devam edecektir. Bakın bizden, İmralı’dan çıkarıp E tipi cezaevlerinde kalmasını talep edenler olmuştur. Bunun içinde MHP’liler de vardır, CHP’liler de vardır. Niye böyle yapmıyoruz da orada bu kadar maliyeti yüksek olsun. İmralı’da tutulmasının bir sebebi var. Eğer alın O’nu siz E tipi cezaevlerine, her gün oralarda gösterilerle karşı karşıya kalırsınız. Çünkü ülkemizde bu tür gerilimleri istemiyoruz ve oralarda kendisi uluslararası standartlar neyse bu standartlar içerisinde orada cezasını çekmektedir. Bunun dışında asla bizim dönemimizde böyle bir şey düşünülemez. Tamamıyla çok büyük bir iftiradır. Bu iftira mertçe bir iftira değildir, namertçe bir iftiradır. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, bu görevde oldukça ve partisi tek başına iktidarda olduğu sürece de böyle bir şeye müsaade etmez.”

ABD’nin Öcalan’ı yakalayıp Türkiye’ye teslim ettiğini belirten Erdoğan, “Teslim edildikten sonra iktidarda kim vardı; merhum Ecevit, Bahçeli, Yılmaz. Ve idamı ne yapıldı, ertelenmesine dair karar verildi. Altında kimlerin imzası var, Ecevit, Bahçeli, Yılmaz. Ey Bahçeli, sen bunun hesabını nasıl vereceksin? Eğer siz o zaman bunu ertelemeseydiniz, sümen altı yapmamış olsaydınız şu anda bu iş çoktan bitmiş olacaktı. Bu ülkenin gündeminde de bu tür birşey olmayacaktı. Şimdi niye bundan rahatsızlık duyuyorlar” dedi.

Erdoğan, “Ak Parti olarak koalisyonda olsaydınız o anda ne yapardınız” sorusuna, “Uygulanması gereken ceza neyse bu cezayı uygulardım” yanıtını verdi.
“Ama koalisyon, tek başına karar veremiyor” sorusu üzerine Erdoğan, “Koalisyondan çekilirsiniz, olay bu kadar basit” diye konuştu. Sunucunun, “Ya uygulanırdı, ya istifa ederdiniz” sözleri üzerine Erdoğan, “Tabii, o kadar basit” dedi. Erdoğan, “Yani iki yol vardı diyorsunuz, ya idam edilirdi ya istifa ederdiniz” sorusunu ise “Bu belli zaten. İdamına hükmedilmiş belli bu, idamı ne olmuş ertelenmiş. Herşey bitmiş, sümenaltı. Cezası belli, idam” diye yanıtladı. (10 Haziran 2011)

Erdoğan'ın izniyle bütün kanallar canlı yayında Öcalan'ın resmini ve isteklerini paylaştı. (27 Şubat 2025)

27/02/2025

12 Eylül 1980 öncesi ülke kan gölüne dönmüştü. Her gün sağdan ve soldan onlarca genç silahlı çatışmalarda hayatını kaybediyordu. Sıkıyönetime rağmen anarşi ve terör olaylarının önüne geçilemiyordu. Başbakan Süleyman Demirel, güvenlik toplantılarda komutanlara, “Söyleyin ihtiyacınız ne ise verelim, bu işi bitirin!” diyordu.

Ama bitirmediler. Kan, 12 Eylül sabahına kadar aktı. Sonrasında cuntanın yayınladığı bildiride, “iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek için” yönetime el konulduğu belirtiliyordu. O günlerde kimse, “Asker, her türlü yetkiyi aldığı halde neden anarşiyi önlemedi?” diye sorma cesareti gösteremedi. Askeri yönetimin hikayesini herkes kabullendi.

Ancak ülke yeniden demokrasiye kavuştuktan sonra Süleyman Demirel, o can alıcı noktaya parmak bastı: “11 Eylül’e kadar akan kan ne oldu da 12 Eylül’de duruverdi?” (2010)

Orgeneral Kenan Evren anılarında, “Müdahaleye karar vermeden bir yıl boyunca düşündük.” diye yazdı. Dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel ise, “Darbeyi bir yıl önce planlamıştık ama bir yıl şartların olgunlaşmasını bekledik.” dedi.

Kısaca; 12 Eylül öncesi üllkede emniyet ve asayişten sorumlu kişiler (bir plana sadık kalarak) görevlerini yapmamıştı. Bunun sonucu daha fazla kan ve gözyaşıydı.

Genelkurmay Başkanlığı’nın 1982 yılında hazırladığı “Türkiye’deki Anarşi ve Terörün Durumu” raporu korkunç gerçeği gözler önüne seriyordu. Rapora göre; 26 Aralık 1978 ile 11 Eylül 1979 arasında 2 bin 80 silahlı saldırı ve çatışma olmuştu. Şartların olgunlaşmasının beklendiği 12 Eylül 1979 ile 12 Eylül 1980 arasındaki dönemde ise sayı 7 bin 10’a fırlıyordu. Ölü sayılarında durum farklı değildi. 1978-79 arası döneminde 898 kişi hayatını kaybederken, darbenin olgunlaşmasının beklendiği son bir yılda (1979/1980) tam 2 bin 812 kişi can vermişti.

Daha bitmedi…

2012, Ankara’da eski AP Genel Sekreteri Nahit Menteşe ile 12 Eylül öncesindeki terör olaylarını konuşmuştum. Eski içişleri bakanı Menteşe, “Bu eylemlerin arkasında yine Silahlı Kuvvetler var. Kim kumanda zinciri kurdu ise onlar, yani Evren var.” demişti.

Açıkça sordum;

-Asker mi patlatıyor bombaları?

-Tabii, tabii.

-Sıkıyönetime rağmen olayların sürmesinin sebebi ne?

-Sıkıyönetim, yani asker görevini yapmıyor.

-Nasıl?

-Mesela Kızılay’da bombalar patlatıyorlardı. Vecdi Gönül, Ankara valisi; ben, genel sekreterim. Bazı olaylar sebebi ile ihbar ediyoruz. Sıkıyönetim Komutanı Nihat Özer, katiyen üzerine gitmiyor. Adana’da, Diyarbakır’da böyle.

-Maraş ve Çorum olaylarının arkasında kim vardı?

-Alevi, Sünni ortamı teşvik eden gizli güçler, sırtlarını okşuyor, sokak hareketlerini meydana getiriyorlar. Kendiliğinden olmaz. Bu böyledir. İhtilali organize edenler bunları planlıyorlar. Şartları olgunlaştırmaya çalışıyorlar.

Eski bakan Menteşe, “Bugün ortam yok. Ortam ve şartlar tahakkuk ettiğinde onlar darbeyi hazırlar ve yaparlar.” demişti.

Sahi, 15 Temmuz’da boğaz köprüsünün üzerine keskin nişancıları kim yerleştirdi? Hangi planın parçasıydılar? Darbe girişimini inandırıcı kılmak için mi halkın üzerine ateş açtılar?
(İDRİS GÜRSOY-TR724)