SÜLEYMANLI (Zeytun), Kahramanmaraş

SÜLEYMANLI (Zeytun), Kahramanmaraş "Süleymanlı (Zeytun), Kahramanmaraş Tanıtım Sayfasıdır"

Süleymanlı (Zeytun) tarihinden - günümüzden fotoğraflar ve videolar paylaşım sayfası.

"Süleymanlı Tanıtım Sayfasıdır"

Sayfa Kurucu ve Yönetici
Fatih Erben

10/10/2025

BİNBAŞI SÜLEYMAN (ŞEHİT JANDARMA)
(Maraş Jandarma Tabur Komutanı)
Süleyman Bey 1867/ 1868 yılında doğmuştur. Mezar taşında Tarsuslu olduğu bilgisi yer almaktadır. İstanbul’da Zabitan Mektebinde eğitim almış olup, 1 Eylül 1297 (13 Eylül 1881) tarihinde jandarma sınıfında hizmete başlamıştır. 13 Mayıs 1887 tarihinde Adana Jandarma Alayı Birinci Taburu Birinci Piyade Bölüğünde Mülazım-ı Sani (teğmen) rütbesiyle görev yapmıştır. 3 Aralık 1895 tarihinde Birinci Süvari Bölüğü’n-de Mülazım-ı Evvel (üsteğmen) rütbesine terfi ettirilmiştir. 17 Nisan 1910 tarihinde Maraş Ta-burunun Birinci Piyade Bölüğü Kumandanlığına tayin edilmiştir. Buradaki görevi esnasında yüzbaşı ve akabinde binbaşı rütbesine ulaşmıştır. Süleyman Bey binbaşı rütbesine terfi ettikten sonra 17 Aralık 1913’te ise Maraş Jandarma Tabur Kumandanlığına atanmıştır.

Zeytun, 1915 yılında asker firarilerinden oluşan Ermenilerin toplanma yeri haline gelmiştir. Askere yazılan bu kişiler bir süre sonra tüfeği ya da cephanesiyle firar ederek asayişi tehdit edecek noktaya gelmiştir. Maraş Mutasarrıfı Mümtaz Bey, Zeytun’da telgraf tellerinin kesildiği, hükümet konağını basılma girişiminde bulunulduğunu, bölgedeki asker kaçağı Ermenilerin halkı tehdit ettiğini, güvenliğin sağlanması için iki bölük asker takviyesinde bulunulması gerektiğini 8 Mart 1915’te rapor etmiştir.
Bunun üzerine Antep ve Halep’teki askeri birimlerle haberleşmenin neticesinde Maraş jandarma kumandanı yanında beş yüz silahlı neferle bu gece bölgeye hareket ettiğini Maraş mutasarrıfınca rapor edilmiştir.
Maraş Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Süleyman Bey bölgeye varınca Zeytun kazasındaki üç tepeye hakim olmuştur. Daha sonra asilerin elinde bulunan Tekke Manastırı ve etrafındaki yirmi kadar haneden oluşan Akdağ eteğindeki bölgeye hareket etmiştir.
Manastır müstahkem mevki konumunda kale gibi korunaklı bir yapıya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca bölgedeki eşkıya sayısı tam olarak bilinmemekle beraber beş yüz ile altı yüz kadar Ermeni çetecinin bulunduğu rapor edilmiştir. Eşkıya mavzer silahı kullanmakta olup cephane olarak yığınak yaptığı anlaşılmıştır.
Manastır öğlene kadar iki cebel topu ile (dağ topu) bombalanmıştır. Bölgenin top ateşiyle baskı altına alınması öğleden sonra da devam etmiştir. Akşam karanlığının çökmesiyle Ermeni çetecilerin önemli bir kısmı bölgeyi terk etmişlerdir. Ertesi sabah Süleyman Bey komutasında Manastıra hücum edilmiştir. Süleyman Bey askerin cesaretini arttırmak amacıyla askerin en önünde Manastırın kapısına varmıştır. Ancak, Manastır kapısına vardığında yukarıdan açılan ateş sonucunda Süleyman Binbaşı 25 Mart 1915’te şehit olmuştur. Akşama kadar devam eden harekâtta sekiz şehit ve 26 yaralı verilmiştir.
Süleyman Binbaşı bölgeye vardığında fevkalade kahramanlık göstermiştir. Maraş Mutasarrıfı Mümtaz Bey’in raporunda hava koşullarının oldukça zor olduğu, üç gün üç gece askerin karla karışık yağmur altında uykudan mahrum mücadele ettiğini rapor etmiştir. Süleyman Bey askere cesaret vermek, Mehmetçiğin azmini arttırmak için askerin en önünde hareket ettiğini telgrafında bildirilmiştir.
Süleyman Bey’in şehadetinden sonra Zeytun kazasının ismi padişah iradesiyle 1 Haziran 1915’te Süleymanlı olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. Süleyman Bey daha sonra yine padişah iradesiyle Binbaşılıktan bir üst askeri rütbe olan Kaymakamlığa terfi ettirilmiş, eşine ve çocuklarına 3 Haziran 1916’da maaş bağlan-mıştır. Süleyman Bey’in naaşı Süleymanlı Kışlası yanındaki mezarlığa defnedilmiştir. Günümüzde anıt mezar yapılmış olup şehitlik ziyarete açıktır. Ruhları şad olsun…

Yazar: Öğr. Gör. Dr. Ali AKYILDIZ
Kahramanmaraş Ansiklopedisi 7. Cilt

Fotoğraf: Maraş Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı
Süleyman Bey
(yapay zeka ile hareketlendirilmiştir.)

TARİHTE ZEYTUN (1911-1912)Saat dörtte basamaklar gibi birbiri üstüne bulutlara kadar yükselen evler uzaktan görünmüştü. ...
02/10/2025

TARİHTE ZEYTUN (1911-1912)

Saat dörtte basamaklar gibi birbiri üstüne bulutlara kadar yükselen evler uzaktan görünmüştü. Yağmur ve sis gelecek karın habercisi gibiydi. Evlerin üstünde yükselen siyah kayalık gerçek olamayacak kadar masalsıydı. Belki de etrafımın devasa uçurumlarla çevrili olduğuna dair bir ipucuydu.

Zeytun zeytin demek. Kasabanın görülmeye değer zeytin bahçeleriyle dolu olduğu zannına kapılabilirsiniz ama etrafta tek bir zeytin ağacı dahi görmedik. Buralarda Zeytin ağacının bulunmadığı, hatta hiç kimsenin eskiden bu bölgede zeytin ağacının bulunduğunu hatırlamadığı da bize kasabada söylendi.

Bulutlu ve aşırı yağmurlu havada seyrettiğim Zeytun, etrafını saran çoğunlukla bulutlar arasındaki yüksek tepelerle oldukça vahşi ve ürkütücü görünüyordu. Yağmurlu havalarda bu kadar bol suyun aktığı başka bir yerde yoktu. Kapılarından kasabaya girdiğimde, taş döşeli dar sokaklardan dereler akıyordu, çatılardan sular boşalıyordu, caddelerden su kaynıyordu. Ayaklarım suyun içerisinde ilerlemeye çalışırken tepeme her yerden su boşalıyordu.

Bu koşullar altında kasaba içine doğru 100 m bile ilerlememişken avlulardan, dükkanlardan ve sokak aralarından çıkan kalabalık etrafımı sardı. İhtiyar erkek ve kadınlar elimi öpüp ağladılar. Sebebi belirsiz bir trajedi yaşadıkları anlaşılıyordu. Sonradan okul müdürü olduğunu öğrendiğim İngilizce bilen bir adam beni Zeytun’a gelen önemli kişileri ağırladıkları Gregoryen Kilisesi’ne götürmeyi teklif etti.

Buraya gelmeden önce Maraş Valisi’nden ön bilgiler aldığım Zeytun Yöneticisi ile görüşmek istedim ama kendisine ulaşamadım. Bunun üzerine Kapadokya’nın mağara köylerine benzeyen dar ve rüzgarlı geçitlerden geçerek beni dostça karşılayıp ağırlayan Ermeni Protestan Papaz’ın evine vardım. Ermeni kasabaları her zaman Türk kasabalarından temiz olur. Ermeni Papazların evleri de özellikle şehirdeki en temiz evlerdir. Amerikan fikir ve geleneklerine bağlılıkları nedeniyle de evlerinde batı tarzının etkileri görülür. Böyle bir papazın evindeydim ama bahsettiğim etkiyi göremedim. Ev sahibimin hanesi bütün kasabadaki Zeytun evlerinin bir örneği olduğuna kesinlikle kanaat getirdim. Papazın evi çok temiz, iyi döşenmiş ve konforluydu. Alışılmışın dışında küçük lüks bir Türk hamamı da evde bulunuyordu. Zeytun’un en kuzeyinde yer alan ev, yamaca kurulmuş bir bungalovdan farklı görünmüyordu. Kendi dilimin konuşulduğu bu evde, raflarında İngilizce kitapların yer aldığı bir odada uyudum.

Ertesi sabah hava yine yağmurlu ve bulutlarla kaplıydı. Zeytun’un dik bir yamacında kurulu olduğu üç bin ya da üç bin üç yüz metre yüksekliğinde Berit Dağı yine görünmüyordu. Öğleden sonra ayrılacağım için şehirde dolaşacak kadar vaktim vardı. Şehir Zeytun Suyu’nun derin vadisine doğru uzanan bir kaya kütlesi üzerine kurulmuştu. Bu kayalığın her iki yanında da daha küçük vadiler ve akarsular vardı.

Kayanın en yüksek noktasında kale bulunuyordu. Bir tarafı uçurum olan kalede bazı odalar boşluğun üzerinde asılı duruyor gibiydi. Diğer odalar ise geriye doğru uzanan teraslarda inşa edilmişti. Kalenin arkasında bulunan şehir birbiri üstüne asılı duran basamakları andıran evleriyle deyim yerindeyse bulunduğum hava koşulları nedeniyle bulutların içinde kayboluyordu.

On bin gibi mütevazi bir nüfusa sahip olduğu söylenen Zeytun bu ölçekte bir şehir için çok etkileyici bir görüntüye sahipti. Ara ara beyaza boyanmış gri evleriyle Zeytun, bulutların arasına saklanmış devasa bir şehir gizemi taşıyordu.

En tepede görünen evler birer birer sisler arasında gömüldükçe zihin de diğer evleri birbiri üstüne yığıyor sonu bilinmeyen şehir algısını pekiştiriyordu.

Kalede dolaşırken havadar, iyi aydınlatılmış bir odaya girdim. Pencereden aşağı baktığımda odanın uçurumun önünde, taş duvarlarla çevrili bir bağın yaklaşık 60 metre üstünde boşlukta durduğunu anladım. Zeytunlular bu tarz odaları çok seviyorlar. Bazılarının aşağıya doğru kaydığını gördüklerinden odayı alt bölümden kayalıklara dayadıkları payandalarla desteklemeye başlamışlar....

Fotoğraf: Sisli ve yağmurlu bir günde Zeytun - 1914
(Orjinal haliyle Renklendirme uygulanmıştır.)

Maraş’tan geçen oryantalist seyyahların notlarını Türkçeye çevirip Maraş Avucumda sitesinde yayınlayan Sayın Yusuf Köleli bey'e teşekür ederiz. Yazının tamamını okumak için sayfanın Linki aşağıdadır.
http://marasavucumda.com/anadoluda-yaya-gezen-ingiliz.../

Kaynak: Anadolu’yu Yayan Gezen İngiliz Ajanı W. J. Childs’in Maraş Notları “Küçük Asya’da Yayan (Across Asia Minor on Foot)” (1914-1917) yılları


SÜLEYMANLI (Zeytun), Kahramanmaraş

Maraş Sancağının Ulaşım Durumu (XX. Yüzyıla Kadar)İç Anadolu şehirleri, 17. yüzyılda özellikle lüks mal taleplerini Hale...
01/10/2025

Maraş Sancağının Ulaşım Durumu (XX. Yüzyıla Kadar)

İç Anadolu şehirleri, 17. yüzyılda özellikle lüks mal taleplerini Halep’ten sağlamaktaydılar. İç Anadolu kentleri ile Halep arasındaki ulaşımda Maraş yol kavşağı konumundaydı.
Söz konusu yol Maraş, Furnus (Fırnıs), Zeytun (Süleymanlı)’dan geçerek Kayseri’ye kadar uzanmaktaydı. Bu yol Osmanlılar döneminde ve öncesinde uzun zaman kullanıldığı günümüze kadar kalan yol kalıntılarından da anlaşılmaktadır.

Süleymanlı (Zeytun) Köyü 1865-1921 yılları arasında Maraş Sancağına bağlı bir kaza merkezi olmuş ve devlet bu bölgenin güvenliğini sağlamak amacıyla derbentçiler görevlendirmiştir. Köy içinde beş adet tarihi köprünün bulunması bu yolun önemini göstermektedir. Taşımacılıkta at, eşek, öküz ve develerden yararlanılmakta ve bunlardan oluşturulan kervanlarla ulaşım sağlanabilmekteydi.

1910 yılında Maraş mutasarrıflığınca sancağın ulaşım imkânlarını belirlemek amacıyla bir tahrirat yapılmıştır. Bu tahrirat raporunda şöyle denilmektedir:

- "Maraş Sancağı’nın özellikle Maraş, Elbistan, Göksun ve Zeytun kazalarını birbirine bağlayan ve işlek olarak kullanılan yollar ihtiyacı karşılayamamaktadır. Bu yolları kullanan vatandaşlar büyük sıkıntılar yaşamaktadırlar. Özellikle hayvancılık yapan vatandaşlar hayvan sevkiyatını büyük güçlüklerle yapabilmektedirler. Maraş Sancağı’nın bütününde ulaşım güçlükle sağlanabilmektedir. "

"Maraş Sancağı, bölgeyi dış dünyaya bağlayacak medeniyetle buluşturacak ve ticari ilişkileri tesis edecek modern yollara sahip değildir. Bu bakımdan iktisadi ve sosyal olarak geri kalmışlık özellikleri taşımaktaydı.

Maraş Sancağı için İstanbul-Bağdat demiryolu hattı önem arz etmektedir. Çünkü demir yolu ulaşımı bu dönemde şehirlerin gelişimi için en önemli bir refah kaynağıdır. Maraş’ı İstanbul-Bağdat demiryolu hattına yaklaştırabilecek Maraş’tan İslâhiye sınırına kadar bir şose yol yapımı önem arz etmektedir. Bu yolun inşasıyla sancağın iktisadi gelişmede önü açılacağından yol yapımına en kısa zamanda teşebbüs edilmelidir.

- Söz konusu yolun uzunluğu yaklaşık olarak 70 km olacaktır. Maraş Livası’nın H. 1326 yılı tarik bedelatı gelirleri toplamı 248 000 kuruştur. Ayrıca H. 1327(1909) yılında 644 kuruş olarak tahakkuk etmiş olan gelirin 282 000 kuruşluk kısmı tahsil edilmiştir. Maraş-İslâhiye yol çalışmalarına yukarıda verilen tarik bedelatı gelirleriyle teşebbüs edilecek olursa yol çalışması tahminen H. 1335(1916) yılında tamamlanabilecektir. Bu durumda yol çalışmasının uzun zaman alması, yolun bir kısmı yeniden inşa edilirken diğer kısımları bozulmaya yüz tutacağından yol için tahsis edilen tarik bedelatı gelirleri bu iş için yeterli olmayacaktır. Mevcut gelirlerin bu yol çalışmasına aktarılması durumunda Zeytun, Göksun ve Elbistan yollarının tamiratına bile girişilemeyecektir.

Maraş, Zeytun ve Elbistan yolları 20. yüzyılın başlarında hububat nakliyatı açısından önem arz etmektedir. Bu bölgelerde elde edilen ürün fazlası yol imkânsızlıkları nedeniyle sancak içine ve dışına ihraç edilememektedir. Elde edilen mahsulün fazla olan kısmı ulaşım yetersizliğinden dolayı üreticilerin elinde kalmakta ve üreticiler zarar etmektedir. Bu bakımdan söz konusu yolların yeniden tamir ve inşası bölgede yaşayan çiftçilerin ve dolayısıyla da devlet gelirlerinin artmasını sağlayacaktır (DH İD 25/17:3/2).

Fotoğraf:
Süleymanlı'da bulunan "Antik Yol" - "Kervan Yolu" kalıntıları...

Zeytun, günümüzde Kahramanmaraş’ın Süleymanlı beldesi olarak bilinen, tarih boyunca stratejik ve kültürel açıdan önemli ...
27/09/2025

Zeytun, günümüzde Kahramanmaraş’ın Süleymanlı beldesi olarak bilinen, tarih boyunca stratejik ve kültürel açıdan önemli bir yerleşimdir.

📌 Kısa bilgiler:
• Osmanlı döneminde “Zeytun” adıyla anılırdı.
• Berit Dağları’nın eteklerinde, sarp kayalıklarla çevrili doğal bir savunma noktası olduğundan isyanları ve katliamları ile anılmaktadır.
• 19. yüzyılda özellikle Ermeni nüfusun yoğun yaşadığı bir yerleşim yeriydi.
• Osmanlı arşivlerinde Zeytun, sık sık isyanlar ve direnişlerle anılır. Bu nedenle Osmanlı idaresi için kontrolü zor bir bölge olmuştur.

• 25 Mart 1915 tarihinde
Maraş Jandarma Komutanı Binbaşı Süleyman Bey'in Zeytun’da şehit edilmesinden dolayı Zeytun ismi SÜLEYMANLI’ya dönüştürülerek Süleyman Bey’in ismi sonsuza kadar yaşatılmıştır.

• 1915 Tehciri sırasında bölgedeki Ermeni nüfus da etkilenmiştir.

• Bugün Zeytun’un bulunduğu yer olan Süleymanlı, daha küçük bir yerleşimdir ve 1913-1914 yıllarında Selanik’’ten gelen Muhacirler yaşamaktadır.
• Zeytun geçmişi nedeniyle tarihçiler ve araştırmacılar için önemini korumaktadır.

• Görselde; 1900 yılı başlarında Yüksek bir kaya üzerinde bulunan Kale - Konak ve çevresi ile kırmızı daire içerisine alınan yerdeki Zeytun Osmanlı Kışlası görülmektedir…



• Mekân: Fotoğraf,  yüksek duvarlı ve mazgallı Zeytun Osmanlı Kışla Binası önünde çekilmiş. Yapı Osmanlı mimarisine uygu...
25/09/2025

• Mekân: Fotoğraf, yüksek duvarlı ve mazgallı Zeytun Osmanlı Kışla Binası önünde çekilmiş. Yapı Osmanlı mimarisine uygun, taş işçiliği ve mazgalları ile dikkat çekmektedir. 1878-1879 yıllarında yapılan Zeytun Osmanlı Kışla Binasının 1902 yılına ait bu fotoğraf Yapay Zeka tarafından renklendirilmiştir.
• Bayrak: Binanın üzerinde Osmanlı bayrağı dalgalanıyor.
• Askerî unsurlar: Fotoğrafın sol tarafında büyük toplar ve gülleler görülüyor. Ayrıca üniformalı askerler oldukça fazla sayıda.
• Kalabalık: Hem askerler hem de sivil kıyafetli insanlar Zeytun Osmanlı Kışla Binası önünde ve üstünde toplanmış. Bir tören ya da önemli bir olay için bir araya geldikleri belli.
• Yazıt: Arap harfleriyle yazılmış bir kitabe mevcut.
• Giyim-kuşam: Önde duran kişilerden bazıları askeri üniformalı, bazıları ise sivil Osmanlı dönemine özgü uzun ceket, fes veya sarık gibi kıyafetler giymekte oldukları gözlemlenmektedir.

Yaz beniBeni kendine yazYaz gibi yaz, ilkyaz gibiTemmuzdaki yaylalara yaz beniGülüşen otlara, çam kokularınaBilebilsen, ...
12/09/2025

Yaz beni
Beni kendine yaz
Yaz gibi yaz, ilkyaz gibi

Temmuzdaki yaylalara yaz beni
Gülüşen otlara, çam kokularına
Bilebilsen, bunu nasıl özledim

Yaz beni
Haksızlığın boğulduğu günlere
Sevinçlere, sevdalara, barışlara yaz
Sıkıntıya yazma beni

Bana kendini uzat, bana bir özlü dünya
Beni dostluklara, güzellere yaz.

Şiir: Şevket Yücel

- Şiir, öykü, deneme yazarlarındandır. 1930’da Kahramanmaraş’ın Süleymanlı Bucağında doğdu. 1951’de Dicle Köy Enstitüsünü bitirdi. İlkokul öğretmeni olarak kendi köyü olan Süleymanlı'da altı yıl çalıştı. 1959’da Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü sınavlarını vererek Kahramanmaraş Lisesi Edebiyat grubu öğretmenliğine atandı.

Kahramanmaraş Gazi Ortaokulu Türkçe öğretmenliğini sürdürürken 1981’de emekli oldu. 1984’ten 1995’e kadar özel dershanelerde Türkçe ve edebiyat dersleri verdi.
03/02/2001 tarihinde kaybettiğimiz yazarın 15 yapıtı bulunmaktadır.

Rahmetle Anıyoruz...

Tarihte Zeytun '1915 YILI ARŞİV BELGELERİYLE ERMENİ FAALİYETLERİ'- Zeytun’un Beşanlı köyünden Topalak oğlu Mehmet’i öldü...
09/07/2025

Tarihte Zeytun

'1915 YILI ARŞİV BELGELERİYLE ERMENİ FAALİYETLERİ'

- Zeytun’un Beşanlı köyünden Topalak oğlu Mehmet’i öldürmek telgraf hatlarını kesmek; Kertmen köyünden Mehmet oğlu Gökçe Ali’yi esir ederek Tekke’ye götürüp hapsetmek ile Suçlananlar konuşturulduğunda;
Bunlardan Kaluclar köyünden, 35 yaşında, çiftçi, Kazor veled Ağya Begam oğlu sorgusunda;
"Zeytun’dan köylerine giderken Kaymakampınarı’na vardıklarında orada arkalarından bir genç Müslüman çocuğunun eşekle geldiğini, biraz yoldaşlık ettikten sonra yol bozuk olup hayvan gidemediğinden başka yerden ayrılıp biraz gittikten sonra dört kişi çocuğu yakalayıp çocuğun feryadına koştuklarında, saldırganlar kendilerini de tehdit edip çocuğu kurşunla öldürdüklerini; bunlardan Atmalı oğlu Penos’u tanıyıp diğerlerini tanımadığını, kendileri evlerine gittiklerini ve o zaman hükûmete ihbar etmeyip daha sonra asker gelerek kendilerini çağırdığında gidip gerçeği söylediğini bildirdi." Sorgusundaki ifadesinde, maktul Beşanlı köyünden Topalak oğlu Mehmet olduğunu ve saldırganlar çocuğun önüne çıktığında bunlardan Atmalı oğlu Penos, Mehmet’i k**a ile öldürdüğünü söylemiş olduğundan ne diyeceği sorulduğunda şu andaki ifadesinde ısrarla, k**a ile vurduklarını, iki el de ateş ettiklerini ve kendisinin bir şey yapmadığını söyledi.

- Kaluclar (?) köyünden, 55 yaşında, çiftçi, Serkis veled Hrabet Begam oğlu sorgusunda;
"Zeytun’dan arkadaşı Ağya oğlu Kazor’la çıkıp Kaymakampınarı’na vardıklarında, arkalarından Beşanlı Topalak Mehmet gelip biraz ilerledikten sonra yolları ayrıldığından, kendileri köylerine, Mehmet’in de kendi köyüne gittiğini; 40-50 adım kadar ayrıldığında gözü iyice görmediğinden iki kişi çıkıp Mehmet’i tuttuklarını ve Mehmet “Aman Allah’tan korkunuz.” diye feryat ederek bağırmışsa da dinlemeyip k**a ile yaralayarak öldürdüklerini, saldırganların ateş etmediklerini, kim olduklarını iyice teşhis edemediğini ancak bunlardan birisinin Atmalı oğlu Penos olduğunu, diğerlerini tanımadığını, katilin Penos olduğunu söyledi."

Arkadaşı Kazor’un ifadesi anlatılıp, aradaki tutarsızlık sorulduğunda; hepsi ifadelerinde ısrar ettiler. Hatta Serkis, bu saldırganların olay günü iki Beşanlıyı yakalayarak Tekke’ye götürüp hapsettiklerini köy halkından işittiğini, onları hemen kurtarmak istemişlerse de korkularından kaçtıklarını ve sonra yetkililer tarafından çağrıldığında gerçeği söylediğini açıklayarak suçunu inkâr etti. İlk ifadesi okundu.

ÖZETİ:
Saldırganların Mehmet’i tutup değnekle vurarak “Aman aman” diye feryat ettirerek, bağırmasını da dinlemeyerek öldürdüklerini söylemiş olduğu görülmekle, olaydaki tutarsızlığın nedeni sorulduğunda; korkusundan kaçtığını ve köyüne vardığında Boyam oğlu Avadis, Mehmet’in öldüğünü söylediğini ancak ne şekilde öldürüldüğünü ve katilleri söylemediğini, Avadis’in bugün nerede olduğunu bilmediğini, köylerinin olay yerine 15 dakika veyahut yarım saat mesafede olduğunu ve o zaman yetkililere ihbar etmeyip daha sonra yetkililer tarafından çağrıldıklarında gerçeği söylediğini açıklayarak suçunu inkâr etti.

Bu konudaki davacı, Kertmen köyünden, 60 yaşında, Mehmet oğlu Gökçe Ali’nin ifadesinin özeti;

"Öldürülen Topalak Mehmet’le olay günü Zeytun’a gidip dönüşünde Mehmet’in işi bitip kendisinin de işi bitmediğinden, Mehmet yavaş yavaş gideceğinden, arkasından yetişmesini söyleyerek kendisi de Gül Vans oğlu Hançer ile yoluna devam edip Kaymakampınarı’na geldiklerinde, önlerine altı eşkıya çıkıp, bunlar yalnız kendisine “Dön bakalım, sana bugün yasaktır.” diyerek ve kendisini alıp doğruca bir dereye götürüp orada oturttuklarını; bu sırada Mehmet’ten endişeye düşerek kendisinin isim ve kimliğini araştırdıktan sonra, 20 kadar Hristiyan eşkıyası toplandığını; bunlardan Pirinç Nazret oğlu Serkis ve Yenidünya Ağya’nın oğlu Bayek’i teşhis edip diğerlerini teşhis edemediğini ve bunların telgraf telini kesip orada beklemekte olduklarını bunu da tellerin sarkık ve yerde sürünmekte olduğundan anladığını, bu sırada yoldan iki el ateş edildiğini, ateş edilen yerde daha sonra Mehmet’in cesedinin bulunduğunu; bunlardan Yenidünya oğlu Nişan, kendisine bu olayı birisine söylerse boğazlayacağını söylediğini; orada bulunduğu süre içinde 60 kadar eşkıyanın yanına toplanıp kendisini beraberlerinde Tekke’ye götürdüklerini, o gece Tekke’de kalıp “Bugün kaymakamı paklayacağız, yani öldüreceğiz. Kışlayı alacağız.” Diye konuştuklarını, sabahleyin 100 kadar eşkıya, Zeytun’a gidip bunlardan Yenidünya oğlu Ağya’nın oğlu Bayek’in dönüşünde “Hükûmet Konağı’na gittik. Kaymak**a söyledik. Kışladaki ve hapishanedeki mahpuslarımızı bıraktı. Osmaniye’deki mahpuslara da af gelecektir. Tekke’ye hapsettiğimiz iki jandarmayı da bırakacağız. Haydi sen de işine git.” diye kendisini yollayarak bıraktıklarını, kendisinin elbise ve silahlığını aldıklarını söyledi."

29 Mart 1915 tarihli doktor raporunun özeti:

- Zeytun’un Kaplıca mevkisinde bir kişinin öldürüldüğünün ihbar edilmesi üzerine, olay yerine gidildiğinde; çalılar arasında bir ceset görüldü. Ceset muayene edildiğinde yaklaşık 25 yaşlarında, sağlam vücutlu, orta boylu, boynunun solunda taş kesiği bir yara, sol gözünde k**ayla açılmış bir yara olmak üzere toplam iki adet yaradan başka; üst karın bölgesinde dört tane mermi yarasının olduğu görülmüştür. Ellerinin, vücudunun büyük kısmı yakılmış ve adı geçen kişinin yaklaşık beş altı gün önce, başındaki taş ve gözündeki k**a yarasından öldüğü, öldükten sonra karnının ön kısmına revolverle ateş edildiği ve ardından cesedin yakıldığı, sünnetli ve tıraşlı olması dolayısıyla, bu kişinin Müslüman olduğu anlaşılmıştır.

Jandarma Komutanı ile 3’üncü Alay 1’inci Tabur 1’inci Bölük Komutanı tarafından imzalı, 30 Mart 1915 tarihli ihbar yazısından bu konuya ait fıkranın özeti:

- Bundan sekiz gün önce kışlaya yarım saat mesafede öldürülmüş olarak bulunan ve henüz faili anlaşılamayan olayla ilgili olarak, Beşanlı Topalak oğlu Mehmet’in arkadaşları olduğu ve öldürülme olayından haberdar olan Kaluclar köyünden Begam oğullarından Serkis ve Kazor çağrılarak sorgulandıklarında; maktulün arkadaşları olup yolda giderlerken olay yerine mesafeleri biraz uzak olup Zeytun’un Tekke Mahallesi’nden Atmalı oğlu Penos tarafından öldürüldüğünü gördüklerini ifadelerinde belirttikleri tespit edilmiştir. Okunan evrak ve iddiaya karşı ne diyecekleri, suçlananlardan sorulduğunda bir diyecekleri olmadığını beyan ederek ifadelerinde ısrar ettiler.

KAYNAK:
Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı
1915 Yılı Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri

FOTOĞRAF:
1911 yılı Zeytun'daki Osmanlı Devlet Temsilcileri -
Kadı, Askeri Subay

SÜLEYMANLI (Zeytun), Kahramanmaraş

08/07/2025

Address

SÜLEYMANLI Mahallesi , Onikişubat/Kahramanmaraş
Suleymanlı

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when SÜLEYMANLI (Zeytun), Kahramanmaraş posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to SÜLEYMANLI (Zeytun), Kahramanmaraş:

Share