23/06/2025
Kuralar çekiliyor ve polis okulundan mezun olup, ilk görev yerine gidiyorsun..
Dünyaya kurtaracak gibi bir his var içinde..
Üstüne maaşını alıp, ufak ufak hayallerine uzanacaksın; için kıpır kıpır..
Kadroya giriyorsun..
Bitmiş hayaller, öğrenilmiş çaresizlik..
Görev kutsal ama angarya çok..
Sorunlara kendince çözüm getiriyorsun 'o iş öyle olmaz yeğen' diyor yaş haddini bekleyen abi ve ekliyor 'olsaydı biz yapardık zaten..
Öyle ya ..
Olacak olsa,onlar yapardı..
Çalışmak istiyorsun, bir bakıyorsun çoğu yatmanın derdinde..
'Göze batma,,git-gel öylece' diyorlar..
Oysa dünyayı kurtaracaktık?!
Neyse..
Ondan da vezgeciyorsun..
İşine dört elle sarılıyorsun; yüzüne çalışkan çocuk diyorlar.. Arkandan başka başka..
Bir bakıyorsun aynı maaşı yapan memurlar ikiye ayrılmış;
-işini hakkı ile yapanlar,
-işten kaçanlar..
Tüm bunların üstüne,
Uzun saatler süren ek görevler..
Ve sonunda vücudun diğer organları ile senkronize olamayan bir beyin..
İş hayatı o kadar yoğun ki, özel hayatın yok denecek kadar az.. Bir süre sonra bu normalin oluyor..
İnsanca çalışmak, hak aramak garip geliyor.. Latır gibi çalışmak . Hayatının özeti oluyor..
Şevkin kırılıyor bu kısır döngüde..
Birbirinin kopyası günler ve düzelmeyecek bir düzendesin artık..
Kurumlar arası geçiş için uğraşıyorsun..
Dayın yoksa uğraşma diyorlar..
Dayının olmadığı gerçeği ile yürümeye devam ediyorsun..
Ulan bari korumaya gideyim, insandan uzak olayım diyorsun..
O bile lüks olmuş..
Sen çalışkan adamsın, ne işin var senin orada diyorlar..
Şimdi bu iyi birşey mi, kötü birşey mi?
Neyse sonra yüzleşiriz..
Hala yüz kaldıysa...
Derken bu satırları okurken 'ulan adam aynen beni yazmış be!' diyorsun..
Yazarım tabi..
Onbinlerce polisin dramı bu..
Sonuç mu?
İyileştirmeler devam ediyor merkez...
Polis Haber den alıntıdır...