12/09/2025
Dikey Ahlak ve Sınır Tanımaz İktidar: Lut Kıssasının Yeniden Okunması
Geleneksel teoloji, ahlakı insanüstü ve aşkın (transcendental) bir kaynağa dayandırır. Bu anlayışta ahlak, insan tecrübesiyle deneme-yanılma yoluyla yatay olarak gelişen bir süreç değil; Tanrı’nın vahiy yoluyla dikey bir müdahaleyle bildirdiği mutlak kurallar bütünüdür. Kur’an’daki Lut kavmi kıssası, bu “dikey ahlak” inşasının en çarpıcı örneklerinden biridir. Bu kıssa, yalnızca belirli bir cinsel pratiğin yasaklanmasıyla sınırlı kalmaz; aynı zamanda ahlakın eril ve dişil kategoriler üzerinden yeniden tanımlanması ve “doğal” kabul edilenin teolojik olarak kodlanması sürecidir.
Kutsal metinler, yalnızca inanç dünyamızın temellerini anlatmakla yetinmez; toplumun nasıl düzenleneceğine, ahlakın ne olduğuna ve iktidarın nasıl işlediğine dair derin kodlar da içerir. Bu anlatılar, geçmişe dair basit bilgiler değil, insanın en temel korkularını, kurallarını ve “biz” ile “öteki” arasındaki sınırı çizen güçlü hikayelerdir. Lut kavminin hikayesi de tam olarak böyle bir hikayedir.
İnsanlık, uzun tarihi boyunca birlikte yaşamanın kurallarını geliştirdi. Grup içinde dayanışma, çatışmaları azaltma ve soyun devamını sağlama gibi ihtiyaçlar, belirli davranış kalıplarını ve ahlaki ölçüleri beraberinde getirdi. Bu açıdan bakınca ahlak, yavaş yavaş, deneyimle oluşan beşeri bir yol haritası gibidir.
Ancak kutsal metinler bu fikri aşan bir iddiayla ortaya çıkar. Lut kıssasında olduğu gibi, belirli bir cinsel ve ailevi düzen, sadece toplumsal bir uzlaşı veya pratik bir çözüm olarak değil; doğrudan Tanrı’nın iradesi ve değişmez yasası olarak sunulur. Buradaki kritik hamle şudur: Toplumun ihtiyaçlarından doğan bir kural, “göklerden gelen” mutlak bir buyruğa dönüştürülür. Böylece, tarım toplumunun miras, mülkiyet ve nesil devamlılığı gibi maddi kaygılarla oluşturduğu düzen, tartışılmaz ve kutsal bir temele oturtulmuş olur.
Hikayede dikkat çeken nokta, kavmin suçunun bugünkü anlamıyla bir “cinsel yönelim” veya basit bir arzu meselesi olarak sunulmamasıdır. Öne çıkan, cinselliği bir zorbalık ve iktidar aracı olarak kullanmalarıdır. Misafir olarak gelen yabancılara (meleklere) yönelik tecavüz talebi, onlar için cinsel bir hazdan öte, bir güç gösterisidir. Burada “aktif” rolündeki erkek, diğer erkeği “pasif” konuma düşürerek, sadece fiziksel değil, sosyal ve sembolik bir boyutta da üstünlük kurmayı amaçlar.
Devamı için:
Lut kavmi kıssası, bize ahlakın, cinselliğin ve toplumsal düzenin nasıl inşa edildiğine dair karmaşık bir harita sunar.